22 Şubat 2010 Pazartesi

birşeyler


"en son ne zaman mektup aldınız?"diye soruyor yavuz bingöl son albümünün tanıtım posterlerinde.en son ne zaman mektup yazdım diye düşündüm ben de!en son ne zaman...belki 9 yıl önce.tam hatırlamıyorum aslında.e-posta'ya ya da cep telefonuna o kadar alıştık ki yolladığımız bir mektuba gelecek cevabı beklemeye sabrımız kalmadı.hayat öyle hızla yaşanıp giderken mektup yazmaya vakit kalmıyor.okunacak bunca şey,takip edilecek yoğun gündemler,ilgilenilecek eş,çocuk,kazanılacak para varken birkaç satır karalamaya hiç vakit kalmıyor gerçekten.herşey nasılda hızla yaşanıp tükeniyor.çevremiz nasıl bir bilgi bombardımanıyla dolu.kendi sesimizi bile duymuyoruz çoğu zaman.isteklerimizi,sevdiklerimizi,sevmediklerimizi,hayallerimizi unutuyoruz.hatırlamak acıtıyor.hatırlıyor ve görüyorsun hayatta ıskaladıklarını,teğet geçip içine dahil olamadıklarını.genel ekonomi,finans,muhasebe çalışmam gerekirken ben film izlemek,roman okumak ve yazmak istiyorum.izlemek için sırada bekleyen filmler:funny face,boş ev,kaplan ve ejderha,ütopia,terminal,pan'ın labirenti vb...okunmak için sırada bekleyen kitaplar:durgun don 2-3-4.cilt,kafka tüm öyküler,parfümün dansı,atlas silkindi,ana tanrıça'dan mevlana'ya,çalıntı kıtalar,dil ilüzyonları vb...yazılmak için bekleyen şiirler,öyküler,günlükler...hayat kaçışlar sonrası çekilmez hale geliyor.çünkü her kaçış vicdan muhasebesi haline dönüşüyor.borçlu çıkansa hep ben.kafan karmakarışık olur ya bazen,hani zihnindeki tüm sesler aynı anda konuşur ve duyduğun bir uğultudan ibarettir.bugünlerde uğultu çok yoğun.böyle günlerde çevreme karşı sağırım.tek duyduğum daldan dala atlayan tutarsız kelimeler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder