31 Mayıs 2013 Cuma

ali kıran baş kesen


Külhanbeyi ağzında “Ali kıran baş kesen ” diye bir deyim vardır.Bıçkın ve acımasız serseriler hakkında kullanılır.Bu deyim aslında “Dal kıran baş keser” atasözünden galattır.

Atalarımızın insanları ağaç ve bitki sevgisine teşvik için dal kıranın baş kesmiş kadar suçlu olduğunu belirtmeleri eskiden beri Türk-İslam töresinde ağaç ve bitki hukukunun derinliğini gösterir. Fatih’e affedilen “Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim. " sözü gibi.



neyi biliyorsun?

"soru sormasını bilmiyorsun çocuk dedi. soru sormuyorsan ya her şeyi biliyorsun ya da önem vermiyorsun demektir. "

doğru soru sormak nasıl öğrenilir?

- ben senden çok şey öğreniyorum da senin gibi birine ben ne öğretebilirim diye düşünüyorum.

"en iyi bildiğine inandığın şeyi öğret çocuk."

en iyi neyi biliyorum ben?

insan bir şeyi iyi bildiğine dair nasıl bir yargıya ya da karara varır?

28 Mayıs 2013 Salı

bütün özlediklerim benden uzakta yaşıyor

size de olur mu bilmem, bazen bir konuşmanın orta yerinde, bir film izlerken, parkta tek başıma etrafı izlerken ya da oğlum bana bir şeyler anlatırken ya da kitap okurken zihnimde bir şarkı çalmaya başlar.soundtrack gibi birşey. o anın ya da o anda hissettiğim duygunun bana getirdiği şarkıdır o. tıpkı bazı anlarda burnuma gelen kokular gibi. bugün de sabah çok sevdiğim bir arkadaşım izmir'e taşınmaya karar verdiğini söylediğinden beri zihnimin içinde sürekli aynı şarkı çalıyor.

Öyle uzak ki yerim
Uzakları aşıyor
Bütün özlediklerim
Benden ayrı yaşıyor
Ya herşeyim ya hiçim
Sorma dünya ne biçim
Bir kördüğüm ki içim
Çözdükçe dolanıyor

bugünlerde ayrılışlar yaşıyorum. biten bir şeyi devam ettirmek için artık ısrar etmekten vazgeçmeliyim, ama bitip bitmediğinden emin değilim.gerçekten hayatta benzer frekansta olduğumu hissettiğim insanlardan birer birer ayrı düşüyorum. şimdi de arkadaşımın kararı. gerçek dostluklar uzakta da olsa devam ediyor ona bir itirazım yok, ankara'da var zaten öyle bir dostum. ama mesela canım dışarda kahve içip sohbet etmek istediğinde ya da ağlayacak bir omuza, beni heyecanlandıran bir şeyi beni yargılamadan paylaşacak ve sevincime ortak olacak birine ihtiyaç duyduğumda ne olacak? ha diyince gidilmiyor, telefon ya da internet gözlerinin içine bakarak konuşmanın, gülüşünü görmenin, kokusunu duymanın yerini doldurmuyor. günler yine gelip geçecek, hayatımıza girenler, çıkanlar olacak.kalbimiz kırılacak, mutlu olacağız. galiba ben en çok özlem duyacağım. "bütün özlediklerim benden uzakta yaşıyor" zihnimde en çok yankılanan şarkı olacak.


21 Mayıs 2013 Salı

söz

ey ruhum!
seni azad ediyorum.

seni eğip büktüğüm, üzülmeye değmeyecek sebeplerle boğduğum, nefesini kesip kesif küf kokularına maruz bıraktığım için üzgünüm.

senden özür diliyorum.

dünü dünde bırakmadığım, geçmişi ayağımda pranga gibi, sırtımda küfe gibi taşıdığım, bu ağırlıklarla senin belini büktüğüm, sürekli olarak birazdan, yarın, öbür gün olacakları düşünüp seni endişe denizinde üstelik ayağında prangalarla bıraktığım için pişmanım.

bugünlerde yine yiyip bitiriyorum seni. bir bencillik bir kendini beğenmişlik içinde "bunu bana nasıl yapar?" diyerek yeşil bir kurt gibi kemiriyorum kendi içimi. elimi sıkı sıkı kapatırken hem avucumdakini hem kendimi tükettiğimin farkına varmadan. açtım avucumu ve bıraktım sıkı sıkı tutmaya çalıştıklarımı, kendimi özgür kılmak için.

"dün", "yarın" derken "anı" unutuyorum.

ey ruhum!
seni seviyorum ve seni anda özgür bırakıyorum.

14 Mayıs 2013 Salı

başka yol yok



avucunun içindeki kelebeğin güzelliğini ancak avucunu açıp uçmasını izlerken görebilirsin. ya kelebekten ya da kelebeğin güzelliğini görmekten vazgeçeceksin. sonuçta hep bir şeyden vazgeçeceksin.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

yoksun


varlığın varsıllığım
yokluğun yoksunluğum
var olduğunda da
yoksun belki aslında
ben var sansam da
o yüzden belki de hep eksikliğim.