18 Aralık 2009 Cuma

yürek sızısı

zaman:19.12.1994
mekan:izmir'de bir ev

lise son sınıftaydım. o gün arkadaşıma gitmek istemiştim,ama annem izin vermemişti.ben de arkadaşımı bize çağırmıştım.soğuk bir kış günüydü,kuzineli sobamız yanıyordu,annem ıspanak pişirmişti.yakın bir aile dostumuzun üniversitede okuyan kızları da bizdeydi.abim yaklaşık on gündür gripti ve ben okuldan geldiğimde kanepede uyuyordu.hepimiz salonda oturuyorduk.sonra abim uykusunda üç kez "anne,anne,anne" diye seslendi.ben anne abim uykusunda da seni sayıklıyor diye dalga geçtim.yaklaşık 5-10 dakika sonra annem yerinden kalktı,abimin yanına gitti ve hayatım boyunca kulaklarımda çınlayacak o cümleyi söyledi "abin ölmüş kızım"...sonra baktım gerçekten de üzerine örtülü pike nefes alışverişiyle artık yukarı çıkıp inmiyor.sonra hatırladıklarım.annem bizi öbür odaya gönderdi.abim azraille giderken altına kaçırmış.annem onun üzerini değiştirdi.onu diğer kanepeye aldı.çenesini çattı,üzerine bir çarşaf örttü,sabun ve bıçak koydu.sonra babana ve dayına haber ver dedi ve oturdu ağlamaya başladı.ben ağlayamadım öylece kalakaldım.babam diyarbakır'da çalışıyordu.babamı aradım ve abimin öldüğünü söyledim.sonra dayımı aradım.hala ağlamıyordum.sonrasını akşama kadar hatırlamıyorum.babam geldi,memleketten akrabalar geldi ve biz abimi köyde defnetmek üzere ambulansla yola çıktık.ağlamadım.ama şimdi ağlıyorum.her yıl aralık ayının bu günü gizli gizli ağlıyorum.gözyaşlarım dışıma akmasa da yüreğime akıyor.bu en acısı aslında yüreğe akan gözyaşları insanın canını acıtıyor.

sizin hiç abiniz öldü mü?benim öldü.üstelik de en yakın arkadaşımdı.çünkü başka şansım yoktu.abim bebekken havale geçirmiş ve beyninde kas gelişimini yöneten merkez etkilenmiş.hastalığının tam adını bilmiyorum.ama 10 yaşında ,yani ergenliğe girdiği dönemde artık yürüyememeye başladı.yani kasları artık gelişmediği için kolları ve bacakları çekti.ben kendimi hep ona karşı sorumlu hissederdim.hemen hemen hiç sokağa çıkmaz evde hep onunla vakit geçirirdim.arkadaşlarımla gezmeye falan gittiğimde onu evde yalnız bıraktığım için suçluluk duyardım.arkadaşlarımdan abisi olan ve abisiyle gezip tozanları çok kıskanırdım.onlara ukteyle bakardım.bazen düşünürdüm.abim de sağlıklı olsaydı hayatımız nasıl olurdu,ne gibi farklılıklar olurdu diye hayaller kurardım.ama bir engelliyle birlikte yaşamayanlar o hayatın zorluğunu ve insanı nasıl acıttığını bilemezler.geçmiyor.insanın yüreğindeki yaralar zamanla geçmiyor.

bu konuyu uzun zamandır hiç konuşmamıştım.ama bu günlerde içim öyle bir daralıyor ki sanırım 19 aralığın ağırlığından.biraz hafiflemek istedim.gözyaşlarımı dışarı akıtmak.

4 yorum:

  1. Bu nasıl bir öykü canım ya. Tepeden tırnağa buz kestim. Allah abine rahmet eylesin, onun kalan ömrünü de sizlere versin. Gerçekten çok zor bir durum ama hayat zaten baştanbaşa zor. Bazı şeyleri kabullenmek zorundayız.
    Sevgiler yolluyorum sana...

    YanıtlaSil
  2. Allah sabır versin sevgili kara kitap, başka söyleyecek birşey bulamadım.

    Ancak kendini suçlamaktan vazgeç. Küçük herhangi bir çocuğun yapabileceği şey yapılmış. Allah abine huzurlu bir ebedi hayat versin. Onu sevmiş ki erkenden yanına almış olmalı.

    Ben annemin ölümüne bu şekilde düşünerek katlanıyorum.

    Sevgimle,
    Irazca.

    YanıtlaSil
  3. Okurken içim acıdı, tüylerim diken diken oldu. Ağbine Allahtan rahmet diliyorum, geride kalanlara sizlere de sabırların en büyüğünü diliyorum. Her ölüm erkendir.

    YanıtlaSil
  4. Öldü kelimesini okuyunca tüylerim diken diken oldu. Söylemesi çok zor, belki yaralayacak seni ama yaşasaydı onun çaresizliğini her an görmek bunun karşısında özellikle annenin ve sizin çaresizliğiniz çok daha ağır olacaktı yıllar geçtikçe ve çok haklısın engelli biriyle yaşamanın ne demek olduğunu ancak engelliyle yaşayan bilir.

    Asla kendini suçlama lütfen...

    Mekanı cennet olsun.

    Sevgiler

    YanıtlaSil