21 Ocak 2011 Cuma

şimşekleri severim

Küçük bir kasabaya taşınmışız. Eşimin işi içi taşınmışız, ama o sonra o işten de ayrılmış. Ev sahibimizin de aynı binada yaşadığı bahçeli, üç katlı bir binaya taşınmışız. Ben güleryüzlü tonton ev sahibiyle sohbet ederken diğer kiracı kadın geliyor. Üç çocuklu, güleryüzlü çok tatlı bir kadın. İki kız çocuğu, 10-12 yaşlarında; en küçük çocuk da oğlan, benim oğlumla yaşıt. Çocuklar birden kaynaşıveriyorlar ve bahçede oynamaya başlıyorlar. Ben aklımdan bahçenin dış kapısı olsa bıdığı rahatça aşağıya gönderebilirim diye geçirirken ev sahibi “amcan da buraya kapı siparişi vermeye gitti, ne güzel çocuklar bahçede güvenle oynayacaklar” diyor. Sonra eve çıkıyorum, evin içinde benim olmayan, ama çok beğendiğim eşyalar var. Fırın, ocak ve bulaşık makinası mutfakta zaten varmış, “kendi eşyalarınızı kurmanıza gerek yok” diyor tonton ev sahibi, sonra oturma odasına geçiyorum, gözlerime inanamıyorum bir duvar boydan boya kütüphane, üstelik de içi kitaplarla dolu, benim kitaplarımı da boşlatıp yerleştirmişler. Odanın diğer duvarı boydan boya cam, dışarıdan deniz görünüyor. Hava bulutlu, ama ılık. Ev sahibi “deniz kenarına gideceğiz hadi siz de gelin” diyor. Oğluşu da alıp deniz kenarına atılmış masalarda sohbet eden insanların yanına gidiyoruz. Gökyüzü rengarenk, gri, mor, kırmızı, beyaz, siyah, ama deniz berrak.Sonra birden bire şimşekler çakmaya başlıyor, hayranlıkla izliyoruz,ilerde biryerlerde havai fişek gösterisi başlıyor, bir kutlama var sanki. Şimşekler ve havai fişekler içiçe geçiyor. İçimi yoğun bir huzur ve mutluluk kaplıyor.


1 yorum: