12 Ocak 2011 Çarşamba

bir gece


Bir çamaşırhane işleticisinin en temel görevi nedir? Tabi ki çamaşır katlamak. Ben de dün akşam görevimi yerine getirmek üzere kurutma odasına, evin salonu, geçtim. Elimde kumanda çamaşır katlama seansına uygun bir arka fon aramak için kanallar arası gezinirken Mezzo’da bir piyano resitaline denk geldim. Sanatçının parmakları piyanonun tuşlarında düşsel bir yolculuk yaparken benim ellerimde çamaşır katlasın bari diyerek melodinin peşine takılıp katlama faaliyetine başladım. Kazaklar, iç çamaşırları, pantalonlar derken geldik çoraplara, birbirinin eşi olan çorapları bir araya getirip katlamak hep mutlu etmiştir beni. Sanki o anda ayrı kalmış birbirinin diğer yarısı olan ve gerçek hayatta çok az rastlanan sevgilileri kavuşturuyormuşum gibi önemli hissederim kendimi. Çorap erosu…


Çamaşırhane faaliyetlerimle birlikte piyano resitali de bitti ve ben hazır oğlum ve eşim öbür oda da çizgi film seyrediyorken belki güzel bir program izleyebilirim diye kanallar arası tekrar gezinmeye başladım.


Sonra gözüme NTV’de bir program ilişti Grup Çığ’ın solisti Mustafa Özarslan vardı. Dur bakiyim ne konuşuyorlar dedim, hay demez olaydım, kulaklarım duyduklarımı duymayaydı. Kıvırcık Ali bir trafik kazasında ölmüş. Sanki yüreğimin billur sarayının bir odası daha yıkıldı. Kalbime batan kırıklar gözyaşlarımla bile yıkanmadı. Genç olması, sevdiğim bir sanatçı olması, bir baba olmasıydı beni bunca yıkan. Öylece kalakaldım televizyon karşısında ne konuşulanları duydum ne de söylenen türküyü. Kaza anında neler geçti acaba kafasından, ölüm birdenbire mi geldi yoksa acı çekti mi? Eşi, çocukları, annesi, babası ölüm haberini alınca neler hissetti diye düşündüm ve acılarını acımmış gibi hissettim, ciğerim yandı bir an. Sonra oğlum geldi öbür odadan anlamsızca baktı yüzüme.Sildim gözyaşlarımı ve gülümsedim,kanalı değiştirdim.

Diğer kanalda Can Dündar’ın programında bir AKP’li bir CHP’li alkollü içkilere ilişkin olarak yapılan değişiklikleri tartışıyorlardı. Alkol satınalma yaşı 24’e çıkarılmış, maksat gençliği alkolle ne kadar genç tanıştırırsak o kadar iyi düşüncesiymiş. Yani üniversite gençliği artık evlerde bira şişelerinden değişik sanatsal çalışmalar yapamayacak. İsim hafızam çok kötü olduğu için isimlerini hatırlamıyorum ama CHP’li olanın kurduğu son cümle çok iyiydi. Yani 18 yaşındaki biri silah alabilir, ama içki alamaz diyorsunuz. Evet 18 yaşına gelmişseniz silah alabilirsiniz ama gidip bir bira alamazsınız.


“ Yoruldum, patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. Yanımda hiç arkadaş olmamasından bıktım. Nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söyleyecek biri. İnsanların birbirine kötü davranmasından bıktım. Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun?
Karanlıktan korkuyorum patron lütfen ışığı kapatma…” Yeşil Yol


Yorgun hissettim bir an kendimi, hayat çok ağır geldi. Sonra oğlumun yanına gittim, en iyisi çizgi film izlemek dedim. Benim bıdık çizgi filmi bırakmış, babasıyla Canlı Para izlemeye başlamışlar. Seviyor böyle yarışma programlarını. Bir taraftan da soruları tahmin etmeye çalışıyor. Eşim izlerken nasılsa evdeyim bari ben de katılayım Canlı Para’ya dedi.


Bıdık-Ama yarışmaya iki kişi katılınıyor.
Ben- Tamam ben buldum. Arkadaşım Y.çok bilgili ve süper bir hafızası var, baban onunla birlikte katılır.
Bıdık-…….sessizlik ve bozulmuş bir tavır
Bıdık- Ama benim de kafam kocaman
Gülmekten yıkılan bir anne. Espriyi anlamayan ve anlamsızca tv’ye bakmayı sürdüren bir baba.
Ben-Evet annecim haklısın ama bu yarışmaya çocuklar katılamıyor.
Hayalleri suya düşmüş koca kafalı, zeka küpü bir bıdık. :)


Evet hayat çok ağır, ama bu ağırlığı kaldıran ve nefes almamızı sağlayan güzel şeyler de var.

1 yorum:

  1. maşallah o güzel oğluşuna :) bazen çocuklar öyle güzel anlar yaşatıyorlar ki en mutsuz ya da düşünceli olduğumuz zamanlarda güldürmesini beceriyorlar ya seviyorum bu sürecleri sevgiler...

    YanıtlaSil