3 Ocak 2011 Pazartesi

sırıtan kedi


Evlendiğimizden beri bu yıl ilk kez eşimin ailesiyle yılbaşı kutlamadık. Daha önceleri benim bu tarz taleplerim olmuş, ancak eşim tarafından uygun karşılanmamıştı. Bu yılsa arkadaşlarla konuşup yeni yılı birlikte kutlamaya karar verdik, ancak eşim arkadaşla konuşup mümkünse bizim onlara gitmemizi istedi. Kayınvalidelerle aynı binada oturmanın sakıncaları. Neyse sonuçta iki bayanda çalışıyoruz, birlikte birşeyler hazırlarız dedik. Ben bir gece öncesinden hazırlıklarımı tamamladım. Mercimekli börek, kabak mücveri, kereviz salatası, börülce salatası ve mercimek köftesi hazırladım. Eşim de evde olduğu için tavuğu pişirdi, erzağımızı toplayıp gittik arkadaşlara. İki aile gayet güzel eğlendik. Ben aslında şarap ve rakı severim, her ikisi de içerken iyi, ama sonrasında mideme çok dokunuyor. Bu kez değişiklik yapıp votka içeyim dedim. İyi ki de öyle yapmışım, çok keyifli saatler geçirdim, gecem mide bulantısıyla kabusa dönmedi. Bu arada çok güzel bir karışım keşfettim. Votka, kahve likörü,süt ve buzla yapılan bir kokteyl. Belki bir ismi vardır, ama ben ilk kez içtim ve çok beğendim.Saat sabah 5’te eh artık yatalım dedik, gözümü bıdığımın sesiyle açtığımda saat 11 olmuştu.

Tüm ev ahalisi ışıl ışıl bir sabaha uyandık.Gayet keyifli bir kahvaltı sonrası benim bu güzel havayı evde geçirmeyelim söylemlerimle hazırlanıp Nilüfer Belediyesi tarafından Ekim ayı gibi açılan Japon Çay Bahçesi’ne gittik. Hava biraz ayaz olmasına rağmen, güneşin altında oturup çiçek açan çaylarımızı içtik. Top şeklinde kapalı, üzerinde kırmızı bir çiçeği olan çay sıcak suya atılınca çiçek gibi açılıyor. Hafif bir tadı var, üstüne de güzel bir kahve içip biraz sohbet, biraz gazete okumakla akşam üstünü ettik. Sonrasında tekrar arkadaşlara döndük.

Sabahtan konuşup, akşama da film gecesi yapalım “Avatar” ı izleyelim diye kararlaştırmıştık. Ben daha once filmi sinemada üç boyutlu olarak izlemiştim, ama 3D filmlerdeki o ekranı karartan koyu renk gözlük nedeniyle filmdeki muhteşem renkleri tam olarak göremediğimi düşüdüğümden filmi evde de izlemeyi istiyordum. Arkadaşın muhteşem Sony televizyonu ve blu-ray Avatar ile gece saat 12’ye kadar ilk izlediğimde de çok beğendiğim bu görsel şöleni tekar izledim. Neredeyse iki tam günü dışarda ve çok keyifli bir şekilde geçirmiş olarak evimize döndük.

Pazar günü de evde biraz ev işi biraz miskinlikle geçti. Yapmam gereken temizliği yine ilerleyen günlere erteleyerek biraz gazete okuyup biraz nezle olan ve burnu çeşme gibi akan oğluma sarılıp yatarak günü geçirdim.

Yeni yılın ilk iki günü gayet keyifli geçti. Bugün de D&R’a gidip kendime kedili bir Giller takvimi ve tavşanlı bir anahtarlık aldım. 2011 yılı Çin Takvimi’ne göre tavşan yılıymış, eşim de tavşan burcu. Umarım bu yıl onun ve tüm ailemiz için iyi bir yıl olur. Ben de tavşan yılını bana hatırlatsın diye kendim için minik tavşan objeler almaya karar verdim. Çünkü kendimle ilgili de yapacağım iç yolculukta şansa ihtiyacım olacak.

2010 yılının son günlerinde iş yoğunluğumun da azalmasıyla birlikte iki haftaya toplam dört kitap sığdırarak kendimi aştım. Beni gerçekten çok etkileyen “İyi İnsanlar Neden Kötü Şeyler Yaparlar?”, hemen ardından Mutluluk Projesi ve Işığı Arayanların Karanlık Yanı ile Şah ve Sultan okuduğum kitaplar. Hepsi de birbirinden güzel ve beni çok etkileyen kitapalr oldu. Mutluluk Projesi’ni bilmeyen yoktur herhalde, o yüzden onunla ilgili pek birşey söylemeye gerek yok. Şah ve Sultan’sa İskender Pala’nın şiirsel anlatımıyla Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail arasında iktidar mücadelesinin sevgi deseniyle süslenmiş tarihsel bir roman. Şah ve Sultan hakkında daha sonra yazacağım, ama öncesinde Reha Çamuroğlu’nun İsmail kitabını da okumak istiyorum. Diğer iki kitapsa analitik psikolojinin kurucularından Jung’un gölge kurama üzerine yazılmış kitaplar. Her iki kitabında temel söylemi kendinizi iyi olmak için zorlamayın, öfkeliyseniz öfkenize sahip çıkın ve doğru kanileze edin, kıskanıyorsanız bu duygunuzu kötü olmamak adına bastırmayın ve kabul edin. Erdemli olmak uğruna kötü duygularımızı yok saymamalı ve bastırmamalıyız. Varlıklarını kabul edip, doğru kanalize etmeliyiz. Kısaca anafikir bu, ama özellikle ilk kitap çok daha derinlikli analiz edilmesi gereken düşüncelerle dolu.

Ben de bu kapsamda kıskançlık duygumu doğru kanalize etmek istiyorum. Sevgili Leylak Dalı; Pino, Şuşu, Oip ve Zero için yaptığın keçeleri deli gibi kıskandım. Yılbaşı hediyelerimi ve kartımı da çok beğendim. Ama ben de tavşan yılına atfen üzerinde tavşan deseni olan keçeden bir kitap ayracı istiyorum.

Ve takip ettiğim, yeteneklerine saygı duyduğum, bayıldığım muhteşem kadınlar, Pino, Şuşu, Oip, Göksuk, Nihan, yeni yıla ilişkin bannerlarınızı da çok kıskandım, ceza olarak hepiniz benim için bir tane hazırlayıp bana göndereceksiniz. Çok kıskandım çooook…











Tam da şu anda harika birşey gerçekleştiğine inanan nbk :)))



5 yorum:

  1. evet, gercekten aktivitelerimiz cok benzer olmus. ee "aklin yolu birdir" diye bosuna soylememisler.
    japon bahcesine bir turlu gidemedim daha ki benden bahsediyoruz. japon delisi, fahri japon tobi. o caylari da cok merak ettim. ilk firsatta gitmeliyim, meraktn catlarim yoksa :)))

    YanıtlaSil
  2. Ya senin 2011'de terbiyen bozulmuş, aa ne ayıp istenir mi kızım, hem iki şeker alma bakayım bir tane yeter. Teyzeye de teşekkür et, hadi:)))
    Emrin olur Karam Kitabım, en kısa zamanda davşanlı ayracın ellerinden öpmeye gelecektir. Merak ettiğim konuysa o Snoopy'leri nereden aldığın, evde infial yarattılar:)) Bulunabileceği yeri söyle Ankara'dan bakayım, yoksa bana bırakmayacaklar kızla oğlan:)))

    YanıtlaSil
  3. banner ın hazır canım, göndereceğim bu akşam.

    YanıtlaSil
  4. ne güzel bir yıl başı geçirmişsin. her sevdiğini doya doya yapmısın. benım kı de benzerdı. bır tek pazar gunu 2 saatlık ogle uykum ılaveydı...

    YanıtlaSil
  5. Yilbasi gecesi, ertesi günü ve ertesi aksami olmus bu:)
    Ne güzel yeni yili bu kadar özenle karsiladiginiza göre sizin yiliniz olacaktir eminim:)Hem esinde tavsan burcundan sa kesin sizin yiliniz:)

    YanıtlaSil