bazı şarkılar vardır, tıpkı bazı kokular gibi duyduğumuzda bizi o ana geri götüren. çocukluğumuza, ilk gençliğimize, hayatımızdaki ilklere, sevinçlere. bazı şarkılar vardır, mutlu, heyecanlı, tutkulu anlarımızın eşlikçisi. o şarkıyı her dinlediğimizde yüreğimize o an hissettiğimiz heyecanı anımsatan ve hızlı bir kalp çarpıntısına neden olan, yüzümüzde sebepsiz bir gülümseme yaratan şarkılar. bazı şarkılarsa zor günlerimizin destekçisi, göz yaşlarımızın tek tanığıdır. kimselere anlatamadığımız yürek yangınlarımızın, kaybedilenin ardından yakılan sessiz ağıtın ismidir. zaman geçer, zihin raflarına kaldırırız şarkıyı, içimizdeki yangın hafiflesin, duyulmasın, tekrar hatırlatmasın diye. sonra başka bir şarkıyı dinlerken birden karşınıza çıkar ve dinledikçe anlarsınız ki, aslında hiçbir acı yok olmuyor, hiçbir yas silinmiyor, hele tutulmamış bir yas hiç geçmiyor. dün akşam yıllar öncesine ait böyle bir şarkı çıktı karşıma. Kimselere içimdeki ağıtı diyemediğim, kaybettiğimin bendeki yerini anlatamadığım bir kaybın ardından her gün yüzlerce kez dinlediğim birkaç şarkıdan biri. uzun zamandır dinlemediğim, dinlemediğim için ben de dokunduğu yeri unuttuğum o şarkı dün akşam çıkınca karşıma yaramın hala taze olduğunu hatırladım. hala mı kanar yıllar önce bir kaybın açtığı yara. yitirilen hayatının büyük bir kısmı olunca, onun varlığı kişiliğini, hayata bakışını oluşturunca ve çocuklukta kazanılan bu alışkanlıklar, davranış biçimleri ilişkilerindeki başarısızlığın, varlığını anlamlandırma çabanın, hayal kırıklıklarının, hayattaki gel gitlerinin sebebi olunca kayıp çok, çok büyük oluyor.15 yaşımda o köşede durup, tabutta giden bedenine gözümden akmayan yaşlarla bakarken ardından biliyordum artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, ama hayatımda bu kadar büyük bir boşluk olacağını ve bu boşluğu hiçbir şeyin doldurmayacağını bilmiyordum. geçici ayrılık diye kendimi avutmuşum o zamanlar. hep o büyük boşluğu dolduracak biri olsun istedim hayatımda, tıpkı onun gibi sadece bana ait olan, bencilce bir istek olduğunu bile bile. olmadı, olamazdı, o boşluk hep kaldı. bu günlerde yine içine kan damlayan bir boşluk. sevmeyi öğrenemedim ben, en sevdiğini kaybetmenin ürkekliğiyle…
SICAK SAKLAYIN GECELERİMİ
geçici ayrılık benimkisi
ilkyaz çiçeğine gebeyim
ağıtlar yakmayın adıma
ben ölmedim ölmeyeceğim
sıcak saklayın gecelerimi
karlar altından çıkıp geleceğim
düşlerinizin ateşinden
ılık bir rüzgar gibi eseceğim
demlice bir çay koyun üstüne
aç çocuk gibi besleyin sobayı
nasıl tütüyorsanız gözlerimde
öylece tütsün buharı
uzunca serin yatağımı
boyunca uzansın ayağım
el aman deyince gece
usulca kıvrılır yatarım
can canım canlarım
hazır mı koynunuzdaki yerim
gün olur gecikmiş çocuk gibi
bağıra çağıra gelirim
Nevzat Çelik
http://yandex.com.tr/yandsearch?lr=11508&msid=22875.16387.1350888785.38183&text=s%C4%B1cak+saklay%C4%B1n+gecelerimi&family=yes
Bazı şarkılar,kokular tanık olmuştur olumlu olumsuz yaşanmışlıklara.Onları dinlediğimizde o anlar canlanır gözümüzde belleğimizde.Yaşanmışlıklar,tortullaşan özlemler,yitirilişler,kazanışlar hepsi bizi biz yapıyor çok acı da olsa kimi zaman boşluklar açsada ruhumuzda.
YanıtlaSil