19 Ekim 2010 Salı

burdayım


garip hallerdeyim bugünlerde okumaya tahammülüm yok. başladığım bir yazıyı kesik kesik, bölük pörçük okuyorum.kelimeler sadece harfler olarak uçuşuyor gözümün önünde,anlamını kavrayamadan. kelimeler anlamsızlaşınca yazmak da amaçsız hale dönüşüyor.


yaklaşık 10 gündür gökyüzünde güneş yok. sadece pazar günü ara ara gördüğümüz mavilik dışında gri bir gökyüzüyle yaşıyoruz.bugün sabah gelirken dikkat ettim de kaldırım taşlarının araları yosun bağlamış. pazar günü hava nispeten yağmursuz olunca dışarda yemek yedik.yemek yediğimiz yerin çocuk oyun parkında- çocuklu ailelerin doğal bir alıcısı vardır ve parkı olan mekanları bulup orda yemeyi tercih ederler- 20-30 kadar beyaz mantar gördük.tabi ki yetersiz doğa bilgimizle zehirli olup olmadıkları konusunda karar veremediğimiz için uzaktan izlemeyi tercih ettik.tam kalkarken baktım benim bıdık bir mantar koparmış.anne bunu kağıda yapıştıralım altına da şirinler çizeriz. yerim ben seni bilmiş şirin dedim,ama mantarı almadık.zehirli olabilir diye hemen de ellerini yıkadık.


bugünlerde kendim için birşeyler yapıyorum aslında cuma günü yaratıcı drama atölyesi çalışmasına katıldım.3 saat boyunca oyun oynayıp güldüm. cumartesi sabahı 10’da psikoloğumla randevum vardı.saat 12’deki randevusu iptal olunca 4 saat boyunca konuştuk.gerçi terapimiz 2 saat’ti sonraki 2 saat arkadaş sohbetiydi.eşim diyor ki ne zaman bitecek görüşmelerin cevabım da s… beyle sohbet etmekten keyif aldığım kadar sohbetinden keyif aldığım bir başkasını bulana kadar.ordan çıkınca kendi başıma burger king’de sağlıksız ama lezzetli bir yemek yiyip uzun zamandır gidemediğim kuaförüme gittim. sabah ruhuma iyi davrandım şimdi de bedenime dedim, cilt bakımı ve masaj seansı ile bir abladan kocaya nasıl cilve yapılır dersleri sonrası altıyı buldum. kuaförde insan ne değişik kadınlarla rastlaşıyor,insanlar ne kadar çeşitli. :))))


bu arada izleyici sayımın 100'ü geçmesi nedeniyle hediye verme kararımla ilgili yazıma yorum bırakan herkese çok teşekkürler. toplam yorum sayısı 7 olduğu için kütüphanemden üç kitap daha seçip herkese hediye göndermeye karar verdiğimden sevgili;


sanart madamı

nihan

7.oda (senin adresini biliyorum arkadaşım)

defne

dwarfwaves

kitapçı kız

hüznün tadı


nbkarakitap@gmail.com adresine size ulaşabileceğim bir adres yazarsanız ufak hediyemi en kısa zamanda size ulaştıracağım.


keyfim aslında biraz da oğluşla ilgili kaçık galiba.bu seneki öğretmenimiz iyi dedim ya,pazar günü biz tanışma toplantısına giderken çocukları da okula bıraktık,bırakırken öğretmeniyle ayaküstü sohbet ettik,hoş kadın beni ne zamandan beri görüşmeye çağırıyor,ama ben bir türlü gidemiyorum.işte o ayaküstü konuşmada bıdığın heyecanlandığı zamanlarda konuşurken takılması ve kekelemesinden bahsetti.evet aslında bunu bende farkediyorum,ama eşime söyleyince yok birşey diyor.bak işte dikkatli bir öğretmen de farketti.kadın haklı.şimdi siz durup dinliyorsunuz ama ilkokulda kimse onu beklemeyecek,o yüzden ben okulda bol bol ona söz veriyorum dedi.çıtırdak çerezin kelime bilgisiyle ilgili bir sorunu yok,sorun konuşurken düşüncelerinin kelimelerden hızlı gitmesi nedeniyle uygun kelimeyi bulamaması. evet düşündüm de galibe ben biraz buna bozuğum.biraz da tabii yine kıbrıs'a giden eşime.aramıza koyduğum buz dağı giderek büyüyor.


biraz da öfkeliyim galiba ona karşı.işyerim kütüphane kadar sessiz bir ortam.bazen işte kurduğum cümle sayısı 10'u geçmiyor.eşim seyahatte olduğu zamanlarda akşamları konuşacak tek kişi oğlum.onunla da öyle dertleşme şeklinde pek konuşmuyoruz.eşim burda olduğu zamanlarda ise tek yaptığım onun işle ilgili sıkıntılarını dinlemek.kullanılmayan organlar körelirmiş.yakında konuşmayı unutacağım.geçen gün dikkat ettim,gün içerisinde konuştuğum zamanları toplasan en fazla 1 saat falan eder.kadın ırkının mensupları beni anlıyordur herhalde.canım telefonla bile konuşmak istemiyor.konuşma tembeli oldum.


gözlerim birkaç gündür çok acıyor,sanki gözkapaklarımın üzerinde bir obez oturuyor ve gözlerime ara ara iğne batırıyor.bugün doktora gittim.gözlerim çok kurumuş,damla ve merhem verdi.bir de 15 dk'da bir mutlaka kırpmalıymışım.aldım ilaçları geldim oturdum bilgisayarın başına.tüm gün kilmalı bir ortamda bilgisayara bak ve gözlerin kurumasın.açık havada çalışmak ne güzel olurdu.dün öğle saati uykusuz almak için markete giderken bir okulun tam dağılma saatine denk geldim.o çocukların cıvıltısı içimi mutlulukla doldurdu.öğretmenlik güzel meslek.öğretmen olsam göz kuruluğum değil,ses kısıklığım olurdu.ne kadar güzel :)

bugünlerde kilom yine aldı başını gidiyor. her sabah geçen yıl giydiğim,ama bu yıl ilk defa giyeceğim bir giyisiyi giyerken acaba düğmeleri kapanacak mı diye kalbimin endişeyle çarpması bit artık!

bugünlerde bir alışkanlık daha edindim nerde kırtasiye malzemesi satan bir yer var hemen dalıyorum.sonra kendimi boyaları kağıtları severken,okşarken buluyorum.dün notebook'a gittim.faber castel'in ne kadar güzel kuru boyoları var, o kalın kağıtlı resim defterlerini uzun uzun okşadım,sevdim.keşke benim de azıcık çizim yeteneğim olsaydı dedim. ama karar verdim en kısa zamanda resim dersi alacağım.belki yeteneğim var da ben bilmiyorum.bazen evde boya kalemleriyle boyama yapıyorum,ama çizim konusunda çok başarısızım.geçen gün oyuncakçıdan funny mat diye birşey aldım. amerikan servisinin büyüğünü düşünün öyle birşey üzerinde faaliyet yapmak için,ama aynı zamanda üzerinde çizlmiş deseni su bazlı keçeli kalemle boyayabiliyorsunuz.suyla yıkayınca temizleniyor sonra tekrar boyayabiliyorunuz.sıkılgan bıdık iki boyadı sıkıldı,bense boyarken başka bir aleme gidiyorum sanki.boyamayı seviyorum.boyacı falan mı olsam :))

çok karışık oldu biliyorum,kafamda çok karışık.bu arada izlediğim tüm bloglar hepinizi okuyorum, ama dedim ya bugünlerde kelimelerle küsüz biraz.kafandan geçen yorumlar kelimelere dönüşmüyor.tıpkı işte de rapora dönüşmediği gibi.

yukardaki gibi bir kanepede pinekleyip öyle bir kütüphaneden aldığım kitapları karıştırmak isitoyrum,ama eşimin şirketi eşimin pozisyonu için internete eleman ilanı vermiş, yakında işsiz kalabilir.o yüzden benim çooook çalışmam gerek.

5 yorum:

  1. fotoğraftaki merdivenden acele bana da lazım..
    3 gündür ağrı kesici kas gevşeticlerle zor duruyorum.. sebep? kütüphanemi yeniden düzenliyorum da. üst raflar canıma okudu !!

    bi de sanırım yaşlanıyoruz yaf.. eskiden annelerimize kızardık.. bir temizlik yapıyor kendini sakatlayıp on gün yatıyor diye.. ben de öyle oldum bee :))

    YanıtlaSil
  2. Aman ben öğretmen oldum da ne oldu, hem göz kuruluğu, hem ses kısıklığı, hem asap bozukluğu, hem kronik farenjit, hem varis.....
    Daha da sayabilirim, insan çok sevdiği bir mesleği yapsa bile bir takım sıkıntılar hep oluyor kaldı ki ben öğretmenliği de hiç sevmedim ama yaptım işte boşver, kazandırdığı bir sürü şey de oldu.
    Bu bulanık, ıslak, puslu havalar hepimizin ruhunu kararttı ama kış böyle geçecek ne yapalım.
    Öptüm seni de çıtır çerezi de...

    YanıtlaSil
  3. Siz demekki keyfiniz kaçıkken bile başkasını mutlu edenlerdensiniz.Kitap haberine o kadar sevindim ki anlatamam.Pek çok kere seçilmece yarışma programlarına katılıp (hani şu radyoda olanlar)hiç bir zaman ne cd ne kasey ne saat ne radyovs kazabilmiş biri olarak hiç beklemiyordum.Çok güzel bir karar vertip hepimize göndermek istemeseydiniz bu defa da ellerim boş kalacağına emindim.Onun için çok teşekkür edip hemen mailinize adresimi gönderiyorum.Ama ben bu kadar mutlu olmuşken sizin sıkıntılı olmanızı istemem.Bazen mutsuzken elimde olanları ve şükredebileceğim şeyleri bir kağıda yazarım.Hiç farkına bile varmadan koca sayfa dolar ben de sıkıntılarımı atarım.Bir deneyin.İyi gelecek...Sevgiler Defne

    YanıtlaSil
  4. hava kapali, karanlik ve ben her sabah uyanmak zorunda olmaya lanetler okuyarak ofise doğru yol aliyorum. her kış başı olduğu gibi sendrom zamanları bu aralar.araf mevsimi. tek güzelliği ayağımın altında çıtırdayan sarımtırak yapraklar. umuyorum bu sıkıntı geçecek birden atıvereceğiz üzermizdeki yorgunlukları :))

    YanıtlaSil
  5. Kitabınız elime ulaştı. Osman Çakmakçı'nın çevirisi harika. Notunuz çok tatlı. Çok teşekkür ederim (:

    YanıtlaSil