4 Nisan 2011 Pazartesi

karşı pencere


mutluluk oyunu oynamak istiyorum evde. oğlumla oyun oynarken kikirdiyoruz.hani çok mutluymuşum gibi geliyor o an.onun yüzündeki gülümsemeyi, kıkırdamalarını duyunca, işte mutluluk bu, oğlunun yanında ve sağlıklı olması diyorum kendime. içimi buruk bir hüzün kaplıyor. bir yanım kırık dökük. her sevinç biraz eksik.


iş çıkışı eve yürüyerek geldim.ne kadar egsoz dumanı ve araba gürültülü bir yol olsa da yine de ağaçlar altında 1,5 saatlik bir yürüyüşle işten eve gelebiliyorum. hava pusluydu yine, yağmur yağar mı acaba diye düşündüm, ama nefes almaya ihtiyacım vardı.yağarsa da şemsiyem var en fazla ıslanırım dedim ve yürümeye başladım. yol boyunca aklımda tatlı birşeyler. pasta, kurabiye...işin kötüsü yolumun üstünde de bursa'nın en güzel pastaneleri. bak kızım dedim şu an bu un kurabiyesini isteyen bedenin değil, beynin. onu başka şeylerle meşgul et. sarıldım telefona, uzun zamandır konuşmadığım arkadaşlarımı aradım.


-birinin eşi gümrükçü, kendisi öğretmen, şu an silopi'de. iki küçük kızı var. mutlu geliyordu telefonda sesi. hiç şikayet etmedi silopi'de olmaktan.

- ankara'daki arkadaşımı aradım sonra, eşiyle birlike dışarı çıkmışlar bir kafede oturuyorlarmış. gelecek hafta evlilik yıldönümleri ,safranbolu'ya gideceklermiş, umarım hava düzelir dileği tuttuk birlikte, düzelsin ki orda bisiklete binebilsin.

- samsun'daki arkadaşımı aradım sonra, hamile olduğunu söylemişti bana aylar önce, o günden beri hiç arayamamanın suçluluğuyla merhaba dedim. sesi çok kötü geliyordu. ordu'daymış.ailesinin yanında. annesi rahatsızlanmış hastaneye kaldırmışlar, ama o yarın işe gitmesi gerektiği için annesini hastanede bırakıp samsun'a dönmek üzere yola çıkmış.ablası ve babası olsa da annesini bırakmış olmanın suçluluğu vardı sesinde. eşi askerde ve 5,5 aylık hamile.

içim burkuldu, neşelenmek, güzel haberler duymak için aradığım arkadaşımın sesi çok kötüydü.

- sonra izmir'deki arkadaşımı aradım. iki çocuğu var.çok yoğun çalışıyor. annesi de kayınvalidesi de izmir'de, ama artık hasta oldukları için çocuklarla ilgilenemiyorlarmış.bakıcı arıyor çocuklarına biri 8 diğeri 4 yaşında, ama 1.000 TL istiyorlar diyor. çok para, çooook... gönlüne göre birini bulamamış aylardır. hani çocuklarla ilgilensin biraz da evi toparlasın. insan olduğumu, kadın olduğumu tekrar birazcık hatırlayayım diyor. haklısın diyorum.


her evin dertleri var.her kadının üzerinde ağır yükler. hiçbirinin sesinde benim sesimdeki hüzün gölgesi gelmiyor kulağıma.


eve gelince sessizce köşeme oturup oğluş bilgisayarda oyun oynarken yen kitabımı okumaya başlıyorum. inci aral'ın son kitabı şarkını söylediğin zaman'ı aldım idefix'ten, ismime imzalı. 38. sayfaya kadar okuyorum. sonra bıdıkı bilgisayar oynama süresinin bittiğini söyleyerek uyarıyorum.bilgisayarı kapatıyor, elinde macera yolu oyunuyla bana gülümsüyor. başlıyoruz oyun oynamaya. bir tarfatan da sohbet ediyoruz. birden içimdeki bulutlar aralanıyor. aklımda bir düşünce ampulu yanıyor.


acaba arkadaşlarım akşam eve geldiklerinde kocalarıyla ne konuşuyor? çok merak ediyorum. biz hiçbir şey konuşmuyoruz. konuşacak birşeyimiz mi yok, yoksa anlatacak nefesimiz mi, bilmiyorum.


merak ediyorum. karı kocalar akşam evde ne konuşuyor? biz sadece söylememiz gereken birşey varsa ya da kavga halinde konuşuyoruz.


arkadaşlarımın hayatlarındaki sıkıntılara karşın yaşamdan bezmemiş olmalarını acaba bu sohbetler mi sağlıyor, yoksa ben mi çok dirençsizim bilmiyorum.


bugünlerde ne kadar zorlasam da yürek dolusu gülemiyorum. bir yanım hep buruk, bir yanım hep kırık.

5 yorum:

  1. Pekçok kişi hiçbirşey konuşmuyor canım merak etme.
    Kendini ruhunu kendin tamir etmeye çalış, başkasının pek faydası olmuyor.
    İdefixden ben de ısmarladım inci aral kitabını, gelsin diye bekliyorum, seninki kaç günde ulaştı? Aslında 2 tane adıma imzalı İnci aral kitabım var ama benimki açgözlülük:))
    Öpüyoum seni...

    YanıtlaSil
  2. ne yazacağımı bilemedim hakikaten çok etkilendim. kelimeler içime işledi. Bu günlerde acaba kaç kadın var aynı hissiyatta ? En azından yalnız olmadığıma sevindim :( Karmakarışık??

    YanıtlaSil
  3. biliyor musun arkadaşlarını arayıp seslerini duymakla bir nebze mutlu olmuşsun :) bir taraftan da hüzün ama sen böyle yazdıkca senin hallerini içim üzülüyor senin için yazmak istedim sanki elimi dokundurmak ve herşey düzelsin istedim dua ettim içimden :) yazmak isteidm buraya birde sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Biliyormusun Nurancım, melankoli denen ruh hali uyuşturucu gibi girdimi ruhuna, kurtulması çok zor olur, işler işler ruhu aldımı uzun yapışkan kollarına bırakmaz sen farkında olmasan da. İçinde derin bir sızı, yalnızlık, kendine acıma, ekşi-acı bir tat barındırır. Esiri olma sakın bu duygunun. Eğer istersen sen değiştirirsin herşeyi. Ama o melankoli izin vermez. Ne olur farkına var.

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Kara kitap; kaç senelik evlisin bilemiyorum ama, kendimden örnek verirsem,9 sene flörtlüğün üzerine evlendik. Aynı eve girene kadar çenemiz durmadan, herşey hakkında konusurduk, sohbet ederdik.Sonra 5 sene çocuksuz aynı evin icinde yine sohbet ettik, ama eskisi gibi değil. Çünkü hayatına tv ve filmler giriyor, eh bir de bilgisayar. Arkadaşlarında ya da akrabalarınla olan telefon konusmaları. hele cocuk olduktan sonra da sohbet dahada azalıyor. Konusman gereken en önemli seylerı bıle konusmayı unutuyorsun. Bu arada evde degılde, evın dısında ısyerındeyken, telefonda 3-5 defa gorusup, daha fazla sohbet edıyoruz. :) Cok komık degılmı. ama onemlı olan ıletısımın ne kadar surdugu ne zaman oldugu dedıl, kalıtesı :) sen bunlara bence takılma, sevıyormusun, sevılıyormusun. gosterıyormusun, gosterıyor mu. ıletısım var mı yok mu? bunu dusun.
    sevgıler.

    YanıtlaSil