25 Nisan 2011 Pazartesi

öfke



sabah beşte uyandığımda hala öfke doluydum. hani eteğimdeki tüm taşları dökmüş, deli gibi çemkirmiştim kocama, kayınpederime, görümceme yine de sakinleşememiştim. söylediklerim, içimde tutup, söylemek isteyip söyleyemediklerimdi. öfkeyle konuşmuştum rüyamda,uyandığımda vücudumdaki adrenalin üst seviyelerdeydi ki tekrar uykuya dalamadım. su içmek için kalktığımda eşimi bilgisayarın başında buldum. saate baktım, saat 5’ti. hiç yatmamış. biraz kanıma karışmış hınç biraz da sabaha kadar oturan eşime duyduğum acıma duygusuyla uykum iyice kaçtı. yatakta bir sağa bir sola döndüm, uykulu bedenim uyumak istese de zihnim tekrar uykuya dalamadı.bedenim ve zihnim arasındaki bu çekişmeden yorgun düşen bedenim ne zaman uyuyakaldı bilmiyorum, ama tekrar uyandığımda işe geç kalmıştım. şu saat oldu hala üzerimdeki bu gerginliği atabilmiş değilim.

hava hala kapalı ve yağmurlu, havadaki negatif iyonlar mı beni bu kadar negatif kılan bilemiyorum. güneşe, çiçeğe hasret bir ilkbahar geçiriyorum. sanki hava düzelince hayatımdaki kara bulutlar da dağılacak da inadına hava düzelmiyor gibi. yaşadığım mahalleden, evden kurtuluş ümidim hiç kalmadı gibi. evin kapısından girerken daha sanki boğazıma bir el yapışıyor nefesimi daraltan. cumartesi, pazar bol bol gezdim.tek başıma arkadaşlarıma ev oturmasına gittim.cumartesi sabah psikoloğumla görüştüm. rahatlamam, sakinleşmem gerekirken daha öfkeli döndüm eve. sanki açık görüşten dönen mahkum gibi oluyor dönüşüm.dönüşüme tek sebepse bir yer cücesi. 32 yaşında karmakarışık bir hayatın ortasındayım. bu yaşımda herşeyin rayına oturmuş olması gerekmiyor muydu?iyi bir mahallede sıcak ve düzenli bir yuva hayal ediyorum.mümkünse eşimin de benim de ailemden uzakta olsun.eşimin ailesinin bu kadar içine dahil olmak hiç hoşuma gitmiyor.herkes yerinde sağolsun, ama uzak olsun istiyorum. allah’ım lütfen eşim antalya’da bir iş bulsun. gerçi ufak bir işyeri açıyor, bu iş bulma ümidini de yitirdim tamamen.



durumum hiç iyi değil. dün evden kendimi dışarı atıp bulvar boyunca yürürken kendimi “senin psikolojinin düzelme şansı yok kızım, at kendini şu arabanın önüne, kurtul içindeki bu saçma sapan acıdan” diye düşünürken buldum. iyi olacak diyip duruyorum kendime sürekli, ama iyi olması için çaba harcayan kimse yok.ben de dahil herkes günü kurtarmakla meşgul.peki yarın? nedir bu içimdeki yarın korkusu. sürekli şikayet edip duruyorum, ama güvenli ortamımı bırakıp risk almaya cesaret de edemiyorum. sihir var mı gerçekten? iyi bir kız olursam ormanda şirinleri görebilir miyim? ormana da gidemem, çünkü hala bahar gelmedi bu kente.leylaklar açmadı, at kestaneleri çiçeğe durmadı.

2 yorum:

  1. kendinizi bu kadar üzmeyin
    sizin üzüntülerinize sizin bu kadar öfkelenmenize yol açan insanların bu olaya sizin kadar üzülmemişlerdir.

    YanıtlaSil
  2. Bir gün kuzenimden şişmanlamam için ilaçlar istedim sporcular kullanıyormuş takviye güçlendiriciler filan konsantre şeyler getirdi bir etek para döküp. Haftalarca dolabı bekledi o içecekler tozlar.

    Kuzeni arayıp bana getirdiğin şeyler hiç işe yaramadı dedim üste çıkarak. Kızcağız kullandın mı bitti mi hepsi hiç mi kilo almadın dedi hayır dedim. Hiç kullanmadım ki:))

    Çabalamak lazım belki hayatta en çok pes eden bir o kadar da çabuk ayağa kalkanlardanım bazen kimse bilmez yerle bir olduğumu bazen alem duyar:)

    Ama şunu biliyorum yaşam cidden güzel.

    YanıtlaSil