14 Aralık 2010 Salı

anlatamıyorum


Seni anlamıyorum, anlayamıyorum diyor bana.


Düşünüyorum.


Anlamıyor mu, anlamak mı istemiyor?


Tam hayatımla ilgili bir karar almaya karar vermişken, kendimle ilgili düşünmeyi ertelemek için bir sebep, eşimin işten ayrılması.


Bir insan yıllarca işten ayrılma korkusu yaşar ve son zamanlarda bu durum daha belirgin bir hal alır da nasıl hazır bir özgeçmişi olmaz.


Planlı programlı yaşamayı sevmiyorum, akışına göre yaşamayı seviyorum diyor bana, sürekli her şeyi erteliyor. Beklediği; yapması gerekenleri benim onun için yapmam. CV’sini hazırlasam, firmalara göndersem, hatta onun yerine de işe gidip çalışsam çok mutlu olacak. Ama bunları yapmak istemediğim, bunu açıkça da söyleyemediğim, öfleyip püflediğim, konuşurken sesimi yükselttiğim için de anlayamıyor beni. Bilgisayarın başına oturuyorum ve yazmaya başlıyorum. Adeta sekreter gibiyim. Bir taraftan da tepeme dikilip oraya onu yazma, hayır o öyle olmayacak, yanlış yapıyorsun gibi komutlar veriyor. Nefes alıp vermem hızlanıyor, her şeyi biliyorsun madem niye tüm gün hiçbir şey yapmadın diye haykırmak geçiyor içimden, susuyorum. Öfke bu; bastırılmıyor, sen bir taraftan kafasını bastırsan da olmadık yerden çıkıyor. Bağırıyor bana, hiç yardımcı olmuyormuşum ona, bir taraftan da gözlerinden yaşlar süzülüyor. Öyle çaresiz, öylesine beceriksiz ki bana söylediği onca lafa rağmen geçiyorum bilgisayarın karşısına ve bir türlü beceremediği şeyi yapıp bir firmaya gönderiyorum ingilizce özgeçmişini. Firmanın kendi internet sitesinden exelde hazırladığım özgeçmişi gönderiyorum.Yazdıklarım birbirne karışıyor, umarım doğru ve okunaklı gider karşı tarafa diye endişeleniyorum, ama endişemi ona belli etmiyorum. Çünkü o zaten yeterince endişeli. Genlerimden gelen, erkeğin güçlü ve başarılı olması gerek, senden daha bilgili olması, koruyucu, kollayıcı olması gerek yazılımına içimden gülüyorum. Onun bu kabul etmediği, kabul etmediği için de hırsını benden aldığı aciziyeti beni öfkelendiren. İnsan eşine hayranlık duymak istiyor, oysa o benden bir çocuğa gösterilecek şefkat ve ilgiyi bekliyor.


Sen anlıyor musun beni?

4 yorum:

  1. 1)Çok zor bir dönemde. İşsizlik en büyük sebep depresyon için.Başka zaman olmasan bile bu dönem kendini zorlayarak ta olsa çok anlayışlı olmalısın Nuran.
    2)Akıllı kadın, eğer evliliğini yürütmek istiyorsa, erkekle kendini kıyaşlamak yerine, aklını kullanarak eşinin kendinden daha güçlü yönlerini öne çıkarır.Bırak kendi anlasın senin ne kadar üstün özelliklerin olduğunu...

    YanıtlaSil
  2. Belki bana inanmayacaksın ama bu sabah pazardan dönerken "acaba kara kitap nasıl bugünlerde, nicedir sesi çıkmıyor. Ona hafifleme konusunda bir motivasyon mesajı göndersem mi, acaba ihtiyacı var mıdır," diye düşündüm biliyor musun! Ve senin yorumun geldi. Tesadüf mü bu?

    YanıtlaSil
  3. anliyorum. cok zordur issizlik bunalimlari. issiz kalan icin de, cevresindekiler icin de. issiz de kaldim, issizlik ceken birine destek olmaya da calistim. kendi basima geleni cok daha kolay atlatmistim, destek olma asamasindansa.
    sanirim iki tarafin da sinirleri gergin oldugundan, tahammülü cok daha az oluyor.
    erkeğin ve kadinin üzerine toplum tarafindan yuklnen rollere inanmıyorum ben. birlikteliğe ve zorluklara karsi koyma gücünün birlik olmaktan yana olduguna inaniyorum.
    sen-ben meselesi degil artık olanlar. uc kisilik aiin meselesi. o yuzden biraz daha sabır gostermelisin.
    inan bana, guzel, gunesli gunler goreceksin, dayan biraz...

    YanıtlaSil