içimde bir huzursuzluk hali, yüreğimde bir sıkıntı. kontrolün bende olmamasının yarattığı tedirginlik. peşinden gelen panik hali. dün akşamdan beri hissettiklerimi anlatmaya yetecek uygun kelimeyi bulamıyorum. düşüncelerimin yarattığı fiziksel ve duygusal hali tanımlamaya bildiğim kelimeler yetmiyor. dün akşam veli toplantısına gittik, etüt meselesiyle ilgili. etütü aslı isteyen öğretmenimiz ve 22 veli.istemeyen 8 aileydik. detayları ve konuşulanlar değil bende yarattığı duyguydu önemli olan.
“dehşet”
evet dehşete düştüm ve çocuğumun içine düştüğü kaynar kazanı görüp adeta ağıt yakasım geldi.
bir veli artık oyun yaşlarının geçtiğini ve disipline girmeleri gerektiğini söyledi.
bazı veliler halk oyunları gibi etkinliklerin yapıldığı serbest etkinlik saatlerinde de ders yapılmasını teklif etti.
bir veli akşam 8’e kadar ders yapan bir özel okulu örnek gösterdi.
henüz okula yeni başlamış çocukların sbs’de ilk 3000’e girmesi için neler yapılması gerektiği konuşuldu.
ben zaten akşamları saat 9’dan 12’ye kadar ödevleri zor bitirdiğini hafta sonu ailesiyle vakit geçirmesi gerektiğini söylediğimde öğretmenin kurduğu cümleler beni tekrar dehşete düşürdü.
bir ay olmasına rağmen hala oğlumun adını doğru öğrenemeyen öğretmeninin tespiti,
....’ın eline kalemi vermiş bırakmışsınız, kalemi yanlış tuttuğu için de hep geri kalıyor, o yüzden yarım kalan yazılarını da eve getirdiği için çok ödevi oluyor. evde de yetiştirememesi normal.
ve öğretmen bunu diğer tüm velilerin içinde söylüyor.
verilmiş 32 sayfa ödevi yetiştiremeyen de benim minik oğlum oluyor.
peki diyorum bu sorunu nasıl çözeriz. doğru kalem tutmayı nasıl öğretiriz.
cevap yok.
ben evde her kalem tutuşunu düzeltmeye çalıştığımda kalemi fırlatıp ağlamaya başlıyor.
bugün bir tahta siparişi verdim internetten zeynep’in önerisini denemek için.kalemi doğru tutturup karala oğlum diyeceğim.
eskiden akşamları kitap okurduk, şimdi yazı ödevi yapmaktan kitap okumaya zaman kalmıyor.
eğitim sisteminin kırık çarkları arasında ezilmekten oğlumu nasıl koruyacağım ben.
dinleyin ağıdımı…