26 Eylül 2011 Pazartesi
kaçak
sebebi bizim ona ödevini yap dememizmiş.
kaçtığı yerde babaannesine öyle demiş.
dün gece de eve gelmedi.
dedesiyle yatınca kabus görmüyormuş.
ergenlik için erken bir yaş değil mi?
23 Eylül 2011 Cuma
bu hafta da bitti
dün tam çocukların okuldan çıkış saatinde patlayan bol şimşekli,fırtınalı yağmur da annelik anksiyatemin azmasına tuz biber oldu. bıdık hala kabus görüyormuş. okulda kitaplarını unuttuğunu, servisi kaçırdığını falan görüyormuş, biz de birlikte yatıyoruz. :)) dudağımdaki uçuk geçti 1,5 hafta sonra oğlumun yumuşak yanaklarından öpebiliyorum çok şükür. akşamları zor da olsa 2'şer sayfalık ödevini yapıyor. bilgisayar oynamak ve tv izlemek istiyor.çok zormuş yazı yazmak, aslında 20 dk'da yapabileceği şeyi öfleyip püflediği ve söylendiği için 1 saatte zor yapıyor. çarşamba günü öğle tatilinde dolabına kitaplarını yerleştirmek için okula gittim.orda diğer çocukların annelerini görünce içim bir hoş oldu.çocukların çantalarını taşıyorlar,sıralarına yerleştiriyorlar.çantalarını açıp yerleştiriyorlar falan. bir an içim bir garip oldu,üzüldüm.sonra oğlumun tüm bunları doğru ya da yanlış, eksik ya da fazla kendisinin yaptığını ve bu onu üzse de bugünlerde deli gibi parmak emse de aslında özgüvenini geliştirdiğini düşünüp kendimi rahatlattım. hatta dün matarasındaki suyu bitmiş kantine gidip kendisine su bile almış.ama dün çok merak ettim. yavrum dün yağmurda servisini bulamamış oralarda ağlamış, sonra bulmuş allahtan. şimdi arkamda kangurusunun göbişine yatmış, elinde ayıcığı parmak emip bakugan izliyor.
kendimi fotoğraftaki ev gibi hissediyorum. yaşanmışlıklardan yorgun, ama bir o kadar da mağrur.
sınav
21 Eylül 2011 Çarşamba
bulantı, bunaltı
15 Eylül 2011 Perşembe
süper anne
üç gündür sağlık raporuydu,ikametgahıydı, kırtasiyesiydi koşturuyorum ya,
bir de arada kışlık konserve domates yaptım ya,
bugün eve geldikten sonra tüm defter ve kitapları kapladım ya,
bir kocam olmasına rağmen tüm kayıt işlemlerini ve alışverişleri tek başıma yaptım ya,
horoz şekerimin okula başlama heyecanını da en çok ben yaşıyorum ve alınan kırtasiye malzemelerine çocuklar gibi seviniyorum ya,
oğlumu ikna edip ben 10 veya bakuganlı değil de düz siyah ve taş gibi bir çanta almayı başardım ve sınıftaki tek farklı çanta onunki oldu ya,
dudaklarımdaki uçuklar, ağrayan ayaklar ve şişmiş gözlere rağmen bu saatte bu yazıyı yazıyorum ya,
süperim ben süper. :)))
6 Eylül 2011 Salı
hatırlattığın için teşekkür ederim
5 Eylül 2011 Pazartesi
deniz kokusu
çayımı yudumlarken deniz kenarından gelip geçen insanları seyrettim, ne kadar çok insan, ne kadar çok farklı hayat olduğunu düşünüp şaştım kaldım. annesinin elinden tutmamakta direnen küçük kızı gözümle okşadım ve yaya yolunda yürümelerine ve hiç araba olmamasına rağmen kızının elini tutması için ısrar eden anneyi anlayamadım. elini tutmayınca yürüyemeyeceğini falan düşünüyordu galiba.
baba ve giderek babasına daha çok benzemeye başladığı için bugünlerde beni gıcık eden küçük oğlum az önce aldıkları oltayla balık tutmak amacıyla oltayı denize atmak için büyük çaba harcarken onları izledim. çayımdan bir yudum daha aldım. martılar öylesine çoktu ve denizin üstünde öylesine güzel süzülüyorlardı ki kesin bir kutlama yapıyorlar diye geçti aklımdan. fatoş olsaydı keşke, fotoğraflarını çekerdi diye düşündüm. hiç görmediğim halde hayatımın parçası haline gelen ve onların sevdikleri şeyleri gördüğümde aklıma gelen blogum vasıtasıyla tanıdığım insanları düşünüp gülümsedim. tam o esnada kocaman bir dalga geldi ve benim acemi balıkçıları sırıksıklam etti. deniz, sizi acemiler böyle rüzgarlı bir günde balık tutmak ne harcınıza alın size dedi ve dalgayla dövdü bizim evin erkeklerini. alel acele döndük eve, hasta olmasınlar diye. böylece benim deniz sefam da yarım kalmış oldu.
deniz ne kadar güzel. beni sakinleştiriyor, mutlu ediyor. hani diyorum ki bazen deniz kenarında bir evim olsa her gece mehtaba karşı içer ve kesin yazar olurdum. iyot kokusu bana rakı kokusunu hatırlatıyor. deniz, rakı, kağıt ve kalem. izmir'i belki de bu yüzden çok özlüyorum.şehrin merkezinde deniz olması ne güzel bir nimet. neyse en azından burda da mudanya var.her ne kadar hafta sonları deli gibi kalabalık olsa da yine de iyot kokusu alabiliyorsun.
şu an saat 1 uyku kaçtı.aklıma birden oğlumun gelecek hafta okula başlayacağı geldi.artık gerçek hayatın içine girme zamanı.kreşteki gibi olmayacak hiçbir şey. umarım çok fazla sorun yaşamaz.12 eylül'de okula başlayacak bıdık.henüz hiçbir şey belli değil, kaydettirmek istediğim okul bizim mahalle dışında olduğu için nakil olup olamayacağı bu hafta belli olacak.sonrasında kıyafet, ayakkabı,çanta alınması gerek. eşim salı günü iş görüşmesi için izmir'e gidecek. pazar günü eşimin yakın bir arkadaşının biga'da düğünü var.benim işlerim çok yoğun. bazen herşey üst üste geliyor. çok heyecanlı ve endişeliyim. küçük bir değişiklik olsun diye saçlarımı kızıla boyadım. saç derim kırmızı, saçlarım ise hafifi kızıl oldu.yarın işe böyle gideceğim.niye bayram tatilinde boyamadım ki! yine gelmeye başladı kırmızı karıncalar. evet şimdi pencereyi açacağım ve derin bir nefes alıp iyot kokusu ve dalga sesi hayal edeceğim.
2 Eylül 2011 Cuma
eylül 2011
bayram gelmiş neyime kan damlar yüreğime
kendimi yapayalnız hissetme dönemim de bitti.