saat geceyarısı.
ben vücuduma yüklenen adrenalini hala atamadığım için uyuyamıyorum.
bugün oğlum sokakta komşu çocuklarıyla oynarken, çocuklardan birinin ailesi parka gidiyormuş benim bıdık da onlarla gitmek istemiş, babası da izin vermiş. tüm bunlar olurken ben duştaydım.
oğlum hiç tanımadığım ve ben de telefonu bile olmayan komşularımla parka gitti.
saat 10 olduğunda eşimi çevre parklarda onu araması için gönderdim.saat 10.30'da geldiler. kapıda karşılaşmışlar.
oğlum hem çok eğlenmiş hem de kendini kaybolmuş gibi hissetmiş.anladığım kadarıyla bizim yanında olmamamız onu da tedirgin etmiş.
allah'ım niye böyle olduk biz, niye bu kadar güvensiz olduk. ne oldu da insanlar bu kadar kötü oldu ve biz çocuğumuzu gözümüzden sakınır olduk.
oysa ben küçükken saatlerce sokakta oynardım.karnımız acıkınca komşuya girer ne yemek varsa yerdik, akşam olunca da cebimizde bir sürü güzel anla ve özgürlüğümüzün tadını çıkarmış olarak eve dönerdik. şimdiyse oğlum sürekli bir göz hapsinde.endişelenmemek mümkün değil.her gün gazetelerde o kadar kötü haberler okuyoruz ki insanın kanı donuyor,aklı almıyor.
neden en çok çocuklar zarar görüyor. insanoğlu niye gücünün yettiğine bunca acımasız.
geçen gazetede bir haber vardı.dünyanın en şanslı anneleri norveç, en şanssızları afganistan'daymış. savaşın ortasında bir çocuk dünyaya getirince umudu artıyor mu acaba o kadınların. çocuğumla kaç gün daha birlikte olabilirim diye endişeyle kıvranıyorlar mı?
bazen diyorum varolmayan ülkeye peter pan tüm çocukları götürse, biz onları özlesek ama onların başına hiç kötü şey gelmese.iyi olduklarını bilsek ve endişelenmesek.
büyüdükçe endişeler artıyor. bu yıl okula başlayacak.kreşte herşey kontrol altındaydı,peki okulda ne yapacağız?
öfff, annelik anksiyetem azdı.