30 Eylül 2009 Çarşamba
kendini kaybediş
efenim google ablada dün akşamki halimi anlatacak bir resim bulamadığım için resim işini sizin hayal gücünüze bırakıyorum.dün göl lalesi bir iş yemeğindeydi,biz de oğluşla evdeyiz.pazar günü kahve dünyasından aldığım dışı hindistan cevizi kaplı yuvarlak çikolataları ve izmir'den aldığım badem şekerlerini şekerlikte harmanlayıp gelmesi muhtemel misafirlere ikram etme kararı alıyorum ve paketlerini açıyorum.açmamla beraber kendimi kaybediyorum.bir elimde çikolata diğer avucumda bir avuç badem şekeri bir çikolatan ısırıyorum bir taraftan da ağzımı badem şekerleriyle doldurup nefis tatlarıyla doyuma ulaşıyorum.bu şekilde kaç avuç badem şekeri yedim kaç tane çikolatayı hüplettim hatırlamıyorum.kendime geldiğimde iş işten çoktaaaan geçmişti.bana geçmiş ola...
çello çalan kedinin maddesel yaklaşımdan feyz alarak
1-çok sıkılıyorum.işimden çok sıkılıyorum.keyif almadığım için de sürekli erteleyerek çalışmaya çalışıyorum.işlerimi zamanında yapmadığım için üzerimde büyük bir baskı hissediyorum.sanki göğsümün üzerinde biri oturuyor.
2-yazmayı unutmuş gibiyim.kelimeler bir türlü aklıma gelmiyor.yazdığım şeyler hep aynıı.sıkılıyorum.çalışamıyorum.keyifsizim.eeee…başka?
3-gün geçtikçe kilo alıyorum.engelleyemediğim bir şekilde abur cubur,özellikle de çikolata tüketiyorum.duygusal doyumsuzluğum hat safhada.
4-en kısa zamanda sosyalleşmem lazım.ama niye hep arayan ben oluyorum anlamıyorum.kimse beni özlemiyor mu?benimle buluşup sohbet etmek isteyen kimse yok mu? hayatım boyunca hep yanlış arkadaşlıklar kurmuşum sanki.
5-kıskanıyorum.hobisi olan,birşeylerle meşgul olan insanları kıskanıyorum.benim hayatım iş ve ev arasında geçiyor.evde de hiç birşey yapmıyorum.boş boş tv seyrediyorum.oğlumla oyun oynamaktan da keyif almıyorum bugünlerde.
6-baş ağrısı bulaşıcı mı?az once gördüğüm bir kızın başı ağıyordu şimdi de benim başım ağrıyor.
7-beynimin içi hem bomboş hem karmakarışık.bu nasıl oluyor bilen var mı?sanki kafamın içinde birbirine dolanmış yüzlerce yün yumağı var.çözemiyorum.çözmeye de uğraşmıyorum.bir boşvermişlik gidiyor işte.
8-kendini beğenmeme hastalığına tutuldum.kilolarımdan nefret ediyorum.saçlarım döküldüğü için onlara hiçbirşekil verememekten,habire saçıma ilaçlar sürüp durmaktan,ışıkta tepemin parlamasından nefret ediyorum.bacaklarımın kısa olmasından,göğüslerimin küçük olmasından,geniş bir kalçam olmasından nefret ediyorum.yüzümdeki siyah noktalardan ve açık gözeneklerimden nefret ediyorum.tek güzel yerim gözlerim diye düşünürken göz kapaklarımın üzerinde çıkan et benlerinden nefret ediyorum.hiç bir şekil veremediğim tırnaklarımdan nefret ediyorum.aynaya bakmaktan hiiiç hoşlanmıyorum.bu yüzden de bakımsız bakımsız geziyorum.ev makyaj malzemesi dolu ama yapan yok.
9-arkadaşım nişanlanıyor.kendime nişan için bir kıyafet almam gerekiyor.şimdi yine alışverişte üzerime olanları ben beğenmeyeceğim.benim beğendiklerim üzerime olmayacak uyuz olacağım.
10-oğluma hiç sözümü dinletemiyorum.afedersiniz s.inde değilim yani.bu duruma uyuz oluyorum.
11-aldığı kararları uygulayabilen insanlara imreniyorum.aldığım kararları uygulayamadığım için her geçen gün öz saygımı daha fazla yitiriyorum.bugün sabah kalkıp yürüyüşe gidecektim.ama koca dötümü kaldırıp yataktan kalkamadım.kendime sinir oluyorum sinir.
12-hayatıma dönüp baktığımda üniversiteden mezun olduğumdan beri kendime kattığım hiç bir artı yok.nefes almak için yaşıyorum.
13-unutkanlığıma uyuz oluyorum.biz buna kısaca doli sendromu diyebiliriz.isimleri kesinlikle aklımda tutamıyorum.oysaki derin bir hafızam olması gereken bir iş yapıyorum.
14-samimi,içten ,candan arkadaşlarım olmadığı için kendime sinir oluyorum.ben kimse için birşey yapmadığımdan mı kimse benim için birşey yapmıyor.ben yaptığımı sanıyorum,ama galiba yapmıyorum.yani mesela kimse benim için sürpriz bir doğum günü falan planlamıyor.nüçün nüçün böyle…
15-işim gereği ekonomi,finans,politika konularını takip etmem gerekiyor.ama ben bunların hiç birinden keyif almıyorum.çiçek,böcek,sanat,müzik,renk,kitap,kahve,fal,feng shuı vb konulardakonuşmak ve onları takip etmek istiyorum.
16-çeşit çeşit kurslara gitmek,yeni şeyler öğrenmek,ama bunları hiç çaba harcamadan yapmak istiyorum.
17-hayattan ne istediğime,kim olduğuma,neyi sevip neyi sevmediğime karar vermek istiyorum.ben kimim ya?ne istiyorum?
2-yazmayı unutmuş gibiyim.kelimeler bir türlü aklıma gelmiyor.yazdığım şeyler hep aynıı.sıkılıyorum.çalışamıyorum.keyifsizim.eeee…başka?
3-gün geçtikçe kilo alıyorum.engelleyemediğim bir şekilde abur cubur,özellikle de çikolata tüketiyorum.duygusal doyumsuzluğum hat safhada.
4-en kısa zamanda sosyalleşmem lazım.ama niye hep arayan ben oluyorum anlamıyorum.kimse beni özlemiyor mu?benimle buluşup sohbet etmek isteyen kimse yok mu? hayatım boyunca hep yanlış arkadaşlıklar kurmuşum sanki.
5-kıskanıyorum.hobisi olan,birşeylerle meşgul olan insanları kıskanıyorum.benim hayatım iş ve ev arasında geçiyor.evde de hiç birşey yapmıyorum.boş boş tv seyrediyorum.oğlumla oyun oynamaktan da keyif almıyorum bugünlerde.
6-baş ağrısı bulaşıcı mı?az once gördüğüm bir kızın başı ağıyordu şimdi de benim başım ağrıyor.
7-beynimin içi hem bomboş hem karmakarışık.bu nasıl oluyor bilen var mı?sanki kafamın içinde birbirine dolanmış yüzlerce yün yumağı var.çözemiyorum.çözmeye de uğraşmıyorum.bir boşvermişlik gidiyor işte.
8-kendini beğenmeme hastalığına tutuldum.kilolarımdan nefret ediyorum.saçlarım döküldüğü için onlara hiçbirşekil verememekten,habire saçıma ilaçlar sürüp durmaktan,ışıkta tepemin parlamasından nefret ediyorum.bacaklarımın kısa olmasından,göğüslerimin küçük olmasından,geniş bir kalçam olmasından nefret ediyorum.yüzümdeki siyah noktalardan ve açık gözeneklerimden nefret ediyorum.tek güzel yerim gözlerim diye düşünürken göz kapaklarımın üzerinde çıkan et benlerinden nefret ediyorum.hiç bir şekil veremediğim tırnaklarımdan nefret ediyorum.aynaya bakmaktan hiiiç hoşlanmıyorum.bu yüzden de bakımsız bakımsız geziyorum.ev makyaj malzemesi dolu ama yapan yok.
9-arkadaşım nişanlanıyor.kendime nişan için bir kıyafet almam gerekiyor.şimdi yine alışverişte üzerime olanları ben beğenmeyeceğim.benim beğendiklerim üzerime olmayacak uyuz olacağım.
10-oğluma hiç sözümü dinletemiyorum.afedersiniz s.inde değilim yani.bu duruma uyuz oluyorum.
11-aldığı kararları uygulayabilen insanlara imreniyorum.aldığım kararları uygulayamadığım için her geçen gün öz saygımı daha fazla yitiriyorum.bugün sabah kalkıp yürüyüşe gidecektim.ama koca dötümü kaldırıp yataktan kalkamadım.kendime sinir oluyorum sinir.
12-hayatıma dönüp baktığımda üniversiteden mezun olduğumdan beri kendime kattığım hiç bir artı yok.nefes almak için yaşıyorum.
13-unutkanlığıma uyuz oluyorum.biz buna kısaca doli sendromu diyebiliriz.isimleri kesinlikle aklımda tutamıyorum.oysaki derin bir hafızam olması gereken bir iş yapıyorum.
14-samimi,içten ,candan arkadaşlarım olmadığı için kendime sinir oluyorum.ben kimse için birşey yapmadığımdan mı kimse benim için birşey yapmıyor.ben yaptığımı sanıyorum,ama galiba yapmıyorum.yani mesela kimse benim için sürpriz bir doğum günü falan planlamıyor.nüçün nüçün böyle…
15-işim gereği ekonomi,finans,politika konularını takip etmem gerekiyor.ama ben bunların hiç birinden keyif almıyorum.çiçek,böcek,sanat,müzik,renk,kitap,kahve,fal,feng shuı vb konulardakonuşmak ve onları takip etmek istiyorum.
16-çeşit çeşit kurslara gitmek,yeni şeyler öğrenmek,ama bunları hiç çaba harcamadan yapmak istiyorum.
17-hayattan ne istediğime,kim olduğuma,neyi sevip neyi sevmediğime karar vermek istiyorum.ben kimim ya?ne istiyorum?
29 Eylül 2009 Salı
rüya rüya içinde
dün rüyamda eski sevgilimle öpüşüyordum.anlamı ne ola ki?
kitab-ı aşkı okuyorum.ondan mı etkilendim acaba.ben de işte tam da iskender pala'nın anlattığı gibi sevilmek istiyorum.
kitab-ı aşkı okuyorum.ondan mı etkilendim acaba.ben de işte tam da iskender pala'nın anlattığı gibi sevilmek istiyorum.
28 Eylül 2009 Pazartesi
iç sıkıntısı
26 Eylül 2009 Cumartesi
bu fotoğrafı gittiğim bir doğa yürüyüşünde ben çekmiştim.fotoğraf çekmeyi çok seviyorum.ama pek başarılı fotoğraflar çektiğim söylenemez.yapmak istediğim şeyler arasında fotoğrafçılık kurusuna gitmek de var.dedim ya maymun ştahlıyım.herşeyi yapmak isteyip hiç birşey yapamayanlardanım.bugün cumartesi sözde erken kalkıp yürüyüşe gidecektim.ama saat onda zar zor uyandım.uyandığımdan beri de sinir harbiyle yaşıyorum.bu göl lalesine hiç tahammülüm yok.sabah kalktığından beri yaptığı tek şey televizyonun karşısında oturup kanal değiştirmek.kahvaltıyı hazırladım.sofrayı topladım.evi toparladım.makinaya çamaşır attım.öğle yemeği hazırladım.kısacası sürekli çalıştım. beyefendi de her zamanki gibi tv izledi.sırtı boynu çok ağrıyormuş.bir de aşağıya ablasına gidip tansiyonunu ölçtürüyor.tansiyonu yüksek çıkınca da annesi babası bize damlıyor.herkese duyurmak zorunda.bakın ben dün seyahata gittim bugün hastayım.gıcık oluyorum gıcık.nerdeyse 1 aydır seks falan da yapmıyorum.canım çekmiyor.o da bana ilişmiyor.varlığıyla yokluğu bir aslında.hatta olmasa daha iyi olacak.en azından evi dağıtmayacak.ne çocukla oyun oynuyor,ne de evde bir işe yarıyor.akşam iş yerinden bir arkadaşının düğünü varmış ona takı almaya gitti.oğluşu da yanında götürdü de ben de sana yazıyorum.hayatımda da böyle çiçekler açsın istiyorum.ama açmıyor işte.dün akşam asla vazgeçme! (not easily broken) diye bir film izledik.orda da ilişkileri kötü giden bir çift vardı.ama sonunda düzelttiler,çünkü birbirlerini seviyorlardı.peki ben bu göl lalesini seviyor muyum acaba?o evliliğimizi kurtarmak için hiç bir çaba harcamıyor.bütün uyarılarıma rağmen öylece devam ediyor.ben de artık çaba harcamamaya karar verdim.dır dır da etmiyorum artık.sadece o yokmuş gibi davranıyorum. o olmasa çocukla tek başıma ilgilenmeyecekmiyim, o olmasa evi tek başıma toplamayacak mıyım? farzedelim ki yok.hoş dedim ya zaten evde olduğu zaman yaptığı tek şey ya cep telefonuyla konuşmak ya da maçsızca tv de zap yapmak.ben de kendi başımın çaresine bakıyorum.sadece zaman dolduruyorum.oğluşum birşeylerin farkına varacak yaşa gelene kadar. hoş bu arada benim de gençliğim geçiyor ama ne yapalım.kızlar annelerinin kaderini yaşarmış.benim de annem gibi mutsuz bir evliliğim var.ama ben ömrümün sonuna kadar onunla yaşamak istemiyorum.şimdi bekliyorum.düzelmesini.düzelmezse de oğluş biraz büyüyünce tak sepeti koluna herkes kendi yoluna.nasılsa şimdi de yalnızım.ha evli dul ha gerçekten dul.çok da umurumda değil açıkçası.kocadan şefkat,ilgi ve sevgi görmedikten sonra ne yapayım ben o evliliği.ikimizin de içinden birbirimize ilgi ve sevgi göstermek gelmiyor.demek ki artık sevgi yok.saygı zaten çok uzun zaman önce kayboldu.idare ediyoruz işte.birbirimize tahammül etmeye çalışıyoruz.
bu arada ben akşam düğünde ne giyeceğim.giyecek hiç birşeyim yok.işte giydiğim siyah pantolonla beyaz bir gömleğim var en iyisi onu giyeyim.canım hiç de gimek istemiyor.ben aslında sinemaya gitmek istiyorum.yarın kızkardeşime gitsem acaba çocuğa bakar mı?
25 Eylül 2009 Cuma
tatilde sadece 1 tane kitap okuyabildim.akşamları oğluşumla birlikte ben de uyudum diyebilirim. şimdi de büyücünün hediyesi diye bir kitaba başladım.cep boy kitaplardan.işe gidip gelirken otobüste okumak için.gerçi pek uzun süre okuyamıyorum.hemen midem bulanıyor.hani şehirlerarası yolculuklarda deli gibi kitap okuyan tipler vardır ya onlar da kıskandığım insanlar arasındadır.benim daha 2.sayfada midem bulanmaya başlar.o yüzden çantamda taşıdığım yolculuk kitabımın hem ince hem de dayanıklı bir kitap olması lazım ki aylarca çantamda taşınmaya dayanabilsin.
çok oburum ben çok.maymun iştahlı.okunacak o kadar çok kitabım var ve o kadar az zamanım var ki.uykucuyum ya,zaman ondan az. dün bir müşteri ile görüşmeye gittim.adam hayat hikayesini anlattı,ağzım açık dinledim valla.ne hırs,ne çalışkanlık yarabbim.adam günde 4 saat uyurmuş.uykuda geçen zamanın boşa olduğuna inanıyor.ben de dün akşam 11 de yattım sabah 8 de zor kalktım.öf ya öf ya.daha az uyuyup daha çok şey yapmak istiyorum.
herşeyi bilmek isteyip de hiçbirşeyi bilmemek benim hayatım.bloglarda okuyup duruyorum.içimdeki kadınları ben de yazmaya başlayacağım.dün migrostan kendime not defteri aldım.ara ara ona notlar alacağım.sonra buraya yazarım.bayılıyorum eylül'e.okullar açılıyor.heryer kırtasiye malzemesi.ben niye öğretmen olmadım ki :(
tam bana göre bir işmiş aslında.kendini dinlemek,araştırma yapmak,yeni şeyler öğrenmek için bol bol vaktin oluyor.bense ekstra vakit kazanmak için uykudan fedakarlık etmenin yollarını arıyorum.erken kalk,geç yat.ama kalkamıyorum işte.tıs tıs uyumaya devam.erken kalkmanın yolunu bilen var mı? okuduğum kişisel gelişim kitapları,takip ettiğim sitelerdeki öğütler hiç biri işe yaramıyor.yastığımla aramdaki sevgi bağını kimse eksiltemiyor.kendimi bildim bileli uykuyu seviyorum aslında.moralim bozuk olduğunda bile uyurum geçer mesela.antideprasan gibi birşey benim için.
bu arada aklıma geldi.nerden geldi sorma.benim aklım biraz dağınık çalışır.bayramda izmir'deki inglottan kendime bir palet aldım.pudra,allık,far ne bulduysam aldım.ooooohhhhh yüreğim soğudu.almasam içimde ukde kalacaktı.bugün allığımı ilk defa kullandım.bir daha ne zaman kullanırım allah kerim.
arkadaşım ikinci çocuğunu doğurdu.neredeyse kırkı çıktı,hediyesini alamadığım için hala ziyaretine gidemedim.altın alınacak ya.param yok.ama far almaya param var.çok kötüyüm ben çoookkk...hoş benim öyle çok yakın dostum diyebileceğim biri de yok zaten.iş güç herkes öyle bir hayat telaşındaki dost olmak için gereken emeği harcayacak kimse de yok.araya kocalar girdi mi kadınların da dostlukları mesafeli olmaya başlıyor.maalesef kocadan da dost olmuyor.insanın içini dökecek birilerine öyle çok ihtiyacı oluyor ki bazen.böyle insanlar da dostlar.moralim çok bozuk hadi bir kahve içip dertleşelim ya da çok mutluyum,pasta yiyip kutlayalım diyecek kimsem yok. o yüzden buraya yazıyorum ya zaten.yalnız doğduk yalnız öleceğiz.ama bu yalnızlık beni çok yoruyor. o kadar yorgun hissediyorum ki kendimi ne iyi bir eş ne de bir arakadaş olmak için emek vermek gelmiyor içimden. bazen günlerimi yaşansın bitsin diye yaşadığımı hissediyorum.
şöyle güzel çilekli bir pasta istiyor canım uzay pastanesinin çilekli babaroskisi mesela.kocaman bir dilim.yanında da güzel bir filtre kahve.lezzetli bir sohbetin yerini tutmaz,ama idare edeceğiz artık.kocayla konuşacak bişeyimiz olmadığına,arkadaş da bulamadığımıza göre pastayla idare etmekten başka yapacak birşey kalmıyor.
çok oburum ben çok.maymun iştahlı.okunacak o kadar çok kitabım var ve o kadar az zamanım var ki.uykucuyum ya,zaman ondan az. dün bir müşteri ile görüşmeye gittim.adam hayat hikayesini anlattı,ağzım açık dinledim valla.ne hırs,ne çalışkanlık yarabbim.adam günde 4 saat uyurmuş.uykuda geçen zamanın boşa olduğuna inanıyor.ben de dün akşam 11 de yattım sabah 8 de zor kalktım.öf ya öf ya.daha az uyuyup daha çok şey yapmak istiyorum.
herşeyi bilmek isteyip de hiçbirşeyi bilmemek benim hayatım.bloglarda okuyup duruyorum.içimdeki kadınları ben de yazmaya başlayacağım.dün migrostan kendime not defteri aldım.ara ara ona notlar alacağım.sonra buraya yazarım.bayılıyorum eylül'e.okullar açılıyor.heryer kırtasiye malzemesi.ben niye öğretmen olmadım ki :(
tam bana göre bir işmiş aslında.kendini dinlemek,araştırma yapmak,yeni şeyler öğrenmek için bol bol vaktin oluyor.bense ekstra vakit kazanmak için uykudan fedakarlık etmenin yollarını arıyorum.erken kalk,geç yat.ama kalkamıyorum işte.tıs tıs uyumaya devam.erken kalkmanın yolunu bilen var mı? okuduğum kişisel gelişim kitapları,takip ettiğim sitelerdeki öğütler hiç biri işe yaramıyor.yastığımla aramdaki sevgi bağını kimse eksiltemiyor.kendimi bildim bileli uykuyu seviyorum aslında.moralim bozuk olduğunda bile uyurum geçer mesela.antideprasan gibi birşey benim için.
bu arada aklıma geldi.nerden geldi sorma.benim aklım biraz dağınık çalışır.bayramda izmir'deki inglottan kendime bir palet aldım.pudra,allık,far ne bulduysam aldım.ooooohhhhh yüreğim soğudu.almasam içimde ukde kalacaktı.bugün allığımı ilk defa kullandım.bir daha ne zaman kullanırım allah kerim.
arkadaşım ikinci çocuğunu doğurdu.neredeyse kırkı çıktı,hediyesini alamadığım için hala ziyaretine gidemedim.altın alınacak ya.param yok.ama far almaya param var.çok kötüyüm ben çoookkk...hoş benim öyle çok yakın dostum diyebileceğim biri de yok zaten.iş güç herkes öyle bir hayat telaşındaki dost olmak için gereken emeği harcayacak kimse de yok.araya kocalar girdi mi kadınların da dostlukları mesafeli olmaya başlıyor.maalesef kocadan da dost olmuyor.insanın içini dökecek birilerine öyle çok ihtiyacı oluyor ki bazen.böyle insanlar da dostlar.moralim çok bozuk hadi bir kahve içip dertleşelim ya da çok mutluyum,pasta yiyip kutlayalım diyecek kimsem yok. o yüzden buraya yazıyorum ya zaten.yalnız doğduk yalnız öleceğiz.ama bu yalnızlık beni çok yoruyor. o kadar yorgun hissediyorum ki kendimi ne iyi bir eş ne de bir arakadaş olmak için emek vermek gelmiyor içimden. bazen günlerimi yaşansın bitsin diye yaşadığımı hissediyorum.
şöyle güzel çilekli bir pasta istiyor canım uzay pastanesinin çilekli babaroskisi mesela.kocaman bir dilim.yanında da güzel bir filtre kahve.lezzetli bir sohbetin yerini tutmaz,ama idare edeceğiz artık.kocayla konuşacak bişeyimiz olmadığına,arkadaş da bulamadığımıza göre pastayla idare etmekten başka yapacak birşey kalmıyor.
24 Eylül 2009 Perşembe
ben de okullu oldum.
"mevsimlerden roma" diye bir blogu daha okuyorum.orda mehtap hn. 'ın zayıflama sınıfı var.hoş kayıtlar kapalı.herşeye olduğu gibi bu sınıfa da geç kalmışım yani.neyse ben de uzaktan eğitim yapacağım artık.beslenme listelerini aldım.hoş ben zaten ne yememem gerektiğini biliyorum zaten.ben de eksik olan şey motivasyon.ama bugün sabah gömleğimi giyerken kavuşmayan düğmelerim sonrası diyet+yürüyüş ikilisini şiddetle geri çağırmam gerektiğini anladım.
aranıyor.bursa'da hürriyet mahallesi'ndeki ziraat parkında sabah 7 sularında yürüyüş yapacak yürüyüş arkadaşı aranıyor.duyanların bilenlerin insaniyet namına bana yazması rica olunur. daha önce de dedim ya ben koyun psikolojili biriyim.yanımda yürüyecek biri olsa sabah yürüyeceğim ama yalnız da hiç çekilmiyor.aslında alt katımda oturan görümcemde tüpgaz gibi ama yürümeyi götü yemiyor.biraz ağzımı bozdum galiba.ama öyle ne yapayım.bütün gün internet başında sigara tüttürsün o.kaç kez dedim sabahları birlikte yüyüyelim diye ama o hedef koymuş 100 kilo olacak,top gibi yuvarlanacak.her neyse yürüyüş arkadaşı arıyorum.duyurulur.
neyse biraz da tatilden bahsedeyim.zaten 2 haftalık tatilde 3 kilo nasıl aldım anlamadım gitti :)
tatilimizin ilk 6 gününde didim'de palm wings beach resort diye bir tatil köyüne gittik.aslında biraz umutsuz gitmiştim.çünkü internette hakkında çok fazla olumsuz şey yazmışlar.gittik bir de ne görelim.odalar güzel,deniz güzel,içecekler güzel,yemekler güzel.yani herşey çok güzeldi.iki güne bir lokma döküyorlar.egeliler bilir.ballı lokma diye müstesna bir tatlımız vardır.sıcak sıcak oldumu da yenilmez yanında yatılır sonra da kilolar alınır.her neyse işte bu tatil köyündeki 6 günlük tatilimizde yedik içtik yattık ve az miktarda yüzdük.yani ben yüzdüm.koca yüzme bilmez zaten.o sahilde sabah birası,öğle birası,akşam birası şeklinde içme kısmını uyguladı.arkadaşlar bu otelin plaja yakın yerde hani şu snack bar denilen yerinde bir deniz manzararı var muhteşem.gerçi mevsim dolayısıyla hava fazla rüzgarlı olduğu için çok oturamadım.ikinci gün oğlum mini clubte,koca -şimdi nerdeydi hatırlayamadığım bir yedeyken yaklaşık 1 saat boyunda orda deniz manzarasında kitap okudum.hayat bu işte dedim.ama sonra rüzgardan başım ağrıdı.deniz sevdiğim gibi içi dışı kum ve ılık.tek kötü yanı denizdeki balıklar çok fena ısırıyor.evet yanlış anlamadınız hart diye ısırıyorlar.ama herşey çok güzeldi.biz memnun kaldık ve eleştiren insanların tatilden beklentisi nedir pek anlamadım.fiyatına göre gayet güzel bir otel bence.
tatilimizin 5.gününde çok fena yağmur yağdı.ama öğleden sonra dindi.o gün denize giremedik tabi.6 günlük didim tatili sonrası datça'ya doğru yola çıktık.marmaris datça arası muhteşem bir manzara var.datça zaten masal gibiydi.datça'da türk evi diye bir butik otelde oda-kahvaltı kaldık.datça'nın içinde denize girmedik zaten.ben hayatımda böyle mavi bir deniz görmedim.hele mesudiye diye bir köyü var.doğa ana köye herşeyi vermiş.denizse deniz,ağaçsa ağaç.ovabükündeki deniz tertemiz ama taşlı.çok güzel taşlar topladım.ama oğluşum çoğunu denize geri fırlattı.datça'da deniz genel olarak taşlık.ama sadece taş.öyle yosun,deniz kestanesi falan yok yuvarlak taşlar.ama oğluşumunda bayıldığı bir yer var ki tam çocuklara göre.içi dışı kum ve gidiyorsunuz gidiyorsunuz deniz ayak bileklerinizde,suyu ne hamam suyu gibi ne soğuk.tam çocuklara göre.karaincir...daha anlatacak çok şey var.ara ara aklıma geldikçe yazarım.
tatilin 2.günüydü galiba kocayla kavga ettik.artık tamamen ümidimi kestim.bizim karı koca olarak bir ilişkimiz yok.tek vasfımız mavinin anne ve babsı olmak.evet oğlum kendine takma isim buldu.bundan sonra adı maviymiş.ben de burda ondan bahsederken mavi diyeyim bari.kocaya da bir takma isim bulmalı. göl lalesi olabilir mesela :))))
aranıyor.bursa'da hürriyet mahallesi'ndeki ziraat parkında sabah 7 sularında yürüyüş yapacak yürüyüş arkadaşı aranıyor.duyanların bilenlerin insaniyet namına bana yazması rica olunur. daha önce de dedim ya ben koyun psikolojili biriyim.yanımda yürüyecek biri olsa sabah yürüyeceğim ama yalnız da hiç çekilmiyor.aslında alt katımda oturan görümcemde tüpgaz gibi ama yürümeyi götü yemiyor.biraz ağzımı bozdum galiba.ama öyle ne yapayım.bütün gün internet başında sigara tüttürsün o.kaç kez dedim sabahları birlikte yüyüyelim diye ama o hedef koymuş 100 kilo olacak,top gibi yuvarlanacak.her neyse yürüyüş arkadaşı arıyorum.duyurulur.
neyse biraz da tatilden bahsedeyim.zaten 2 haftalık tatilde 3 kilo nasıl aldım anlamadım gitti :)
tatilimizin ilk 6 gününde didim'de palm wings beach resort diye bir tatil köyüne gittik.aslında biraz umutsuz gitmiştim.çünkü internette hakkında çok fazla olumsuz şey yazmışlar.gittik bir de ne görelim.odalar güzel,deniz güzel,içecekler güzel,yemekler güzel.yani herşey çok güzeldi.iki güne bir lokma döküyorlar.egeliler bilir.ballı lokma diye müstesna bir tatlımız vardır.sıcak sıcak oldumu da yenilmez yanında yatılır sonra da kilolar alınır.her neyse işte bu tatil köyündeki 6 günlük tatilimizde yedik içtik yattık ve az miktarda yüzdük.yani ben yüzdüm.koca yüzme bilmez zaten.o sahilde sabah birası,öğle birası,akşam birası şeklinde içme kısmını uyguladı.arkadaşlar bu otelin plaja yakın yerde hani şu snack bar denilen yerinde bir deniz manzararı var muhteşem.gerçi mevsim dolayısıyla hava fazla rüzgarlı olduğu için çok oturamadım.ikinci gün oğlum mini clubte,koca -şimdi nerdeydi hatırlayamadığım bir yedeyken yaklaşık 1 saat boyunda orda deniz manzarasında kitap okudum.hayat bu işte dedim.ama sonra rüzgardan başım ağrıdı.deniz sevdiğim gibi içi dışı kum ve ılık.tek kötü yanı denizdeki balıklar çok fena ısırıyor.evet yanlış anlamadınız hart diye ısırıyorlar.ama herşey çok güzeldi.biz memnun kaldık ve eleştiren insanların tatilden beklentisi nedir pek anlamadım.fiyatına göre gayet güzel bir otel bence.
tatilimizin 5.gününde çok fena yağmur yağdı.ama öğleden sonra dindi.o gün denize giremedik tabi.6 günlük didim tatili sonrası datça'ya doğru yola çıktık.marmaris datça arası muhteşem bir manzara var.datça zaten masal gibiydi.datça'da türk evi diye bir butik otelde oda-kahvaltı kaldık.datça'nın içinde denize girmedik zaten.ben hayatımda böyle mavi bir deniz görmedim.hele mesudiye diye bir köyü var.doğa ana köye herşeyi vermiş.denizse deniz,ağaçsa ağaç.ovabükündeki deniz tertemiz ama taşlı.çok güzel taşlar topladım.ama oğluşum çoğunu denize geri fırlattı.datça'da deniz genel olarak taşlık.ama sadece taş.öyle yosun,deniz kestanesi falan yok yuvarlak taşlar.ama oğluşumunda bayıldığı bir yer var ki tam çocuklara göre.içi dışı kum ve gidiyorsunuz gidiyorsunuz deniz ayak bileklerinizde,suyu ne hamam suyu gibi ne soğuk.tam çocuklara göre.karaincir...daha anlatacak çok şey var.ara ara aklıma geldikçe yazarım.
tatilin 2.günüydü galiba kocayla kavga ettik.artık tamamen ümidimi kestim.bizim karı koca olarak bir ilişkimiz yok.tek vasfımız mavinin anne ve babsı olmak.evet oğlum kendine takma isim buldu.bundan sonra adı maviymiş.ben de burda ondan bahsederken mavi diyeyim bari.kocaya da bir takma isim bulmalı. göl lalesi olabilir mesela :))))
ne zaman yazacağım yaaa!!!
şimdi.bu kocadan gizli bir günlük.o yüzden evde o varken bilgisayara girilip yazılamıyor.iş yerinde de işler yoğun yazamıyorum.ben ne zaman tatilde gördüklerimi,yediklerimi ve aldıklarımı anlatacağım yaaaa :((((
bu arada açıköğretimden ikinci üniversite okumaya karar verdim.ama her zamanki gibi kararsızım. üç şık var.hangisini seçeceğime karar veremiyorum.felsefe,sosyoloji,türk dili ve edebiyatı. gönlüm üçüncüden yana ama tam karar da veremedim.ben ne kararsız biriyim ya.
bu arada açıköğretimden ikinci üniversite okumaya karar verdim.ama her zamanki gibi kararsızım. üç şık var.hangisini seçeceğime karar veremiyorum.felsefe,sosyoloji,türk dili ve edebiyatı. gönlüm üçüncüden yana ama tam karar da veremedim.ben ne kararsız biriyim ya.
23 Eylül 2009 Çarşamba
tatil bitti :(
günlük merhaba.ben geldim.uzun ve güzel bir tatildi.güzelce dinlendim.ama kocamla aramı düzelttim mi?hayır.tatil güzeldi,ama ilişkimiz sadece oğlumun anne ve babası olmaktan ibaret.neyse detayları daha sonra yazarım.anlatacak çok güzel yerler gördüm.belki fotoğraf da eklerim.ama şimdi işyerindeyim ve çalışmalıyım.çalışın,çalışın...
4 Eylül 2009 Cuma
işlerimi bitirdim.tatile gidiyorum.yuppiiii!bavulumu hazırladım.birkaç rötuş kaldı sadece.tatilde okumak için 3 kitap seçtim.bakalım bitirebilecek miyim? geceyarısı çocukları(salman rüshdi), yağmur yüklü bulutlar(orhan kemal) ve iki boy ufak pabuçlar (leyla navaro). gölgenin sesine devam halen devam ediyorum. "oku" ama neyi? uygun psikolojiyi beklemek üzere rafa kalktı. neden bu kadar heyecanlıyım? :))))))))
tatiiiiiiiiil!!!
içimdeki sevinç ve sanki birşey olacak da tatile gidemeyeceğim ya da keyifli bir tatil geçiremeyeceğim duygusu.içimdeki bu kötü şeyler fısıldayan sesten nefret ediyorum.hoş o sesin canlısıyla evliyim ama neyse...kendimi bildim bileli hiç birşeye öyle tutkuyla sevinmem.kötü bir şey olabileceği ihtimaline hep hazırlıklıyımdır.bu çok kötü birşey,şöyle yürek dolusu sevinemem mesela.ha en kötüye hazırlıklı olduğum için üzüntümde daha hafif olur.bu nereden kaynaklanıyor acaba.hep böylemiydim.aslında galiba böyleydim.babamın çalıştığı karakolu bombalamışlardı.şans eseri babam o gün evdeydi.o günden sonra babam işteyken hep yüreğim ağzımda oldu.sonra abimin hiç beklemediğimiz bir anda ölümü...bilmiyorum.bazen aklımdan oğlum hayatımda olmasa daha rahat gezerdim,istediklerimi daha rahat yapardım gibi düşünceler geçiyor.sonra böyle şeyler düşündüğüm için ona birşey olacak diye çok korkuyorum.onu kaybetmekten korkuyorum.kendime kızıyorum.çok kötü bir anneyim,insan hiç çocuğunda sıkılır mı diyorum.arkadaşlarımla sinemaya gitmek istiyorum mesela.ama oğlumu ne yapacağım.sonra da diyorum ki böyle şeyler düşündüğündüğün için cezalandırılabilirsin.kafam allak bullak.tatile ihtiyacım var.ve bugün işyerinde son günüm sonunda tatile gidiyoruz.ama içimde yine bir gelgit var.ya yolda birşey olursa,ya hasta olursak,ya otel kötüyse,ya yolda başımıza birşey gelirse.ben niye böyleyim ya.niye kafamın içinde felaket tellalları davul çalıyor.böyle düşünceler içinde olduğumu sesli olarak dile de getiremiyorum.evren sesimi duyar diye.secret,mevlana hepsinin dediği gibi...neyi düşünürsen osun.felaket ve kötü şeyler düşünmek istemiyorum.ben kovdukça geliyorlar.gül düşün,gül düşün,gül düşün...gülistan ol!herşey iyi olacak...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)