31 Ağustos 2009 Pazartesi

ilk kez

evet ilk kez günlüğüme evden yazıyorum.genel olarak evde yalnız kaldığım zaman pek olmadığı için günlüğüme öğle tatillerinde yazıyorum.ama oğluşum artık büyüdü ve kreşte öğlen uyumuyor.cuma günü büyük bir gururla kreşten gelmiş,akşam da bana hevesli hevesli anlatıyor.benim oğlum artık 5 yaş sınıfında ve öğlenleri kreşte uyumayacak.bugün 10 da zor bela uyuttum.kocamda iş seyahatinde olunca ben de birkaç satır yazayım dedim.

önce koca çekiştirmesi.bugünlerde ona karşı hiç tahammülüm yok.her yaptığı,her söylediği sinirime dokunuyor.aslında gittiği iyi oldu.sonunda tatile gideceğimiz yeri ayarladık.umarım bir sorun çıkmaz ve umarım güzel bir oteldir.önce didim'e bir tatil köyüne gidiyoruz.sonra da 1 hafta datça. datça konusunda ben çok ısrarcı oldum.eğer beğenmezse kafama kakar durur.hoş bu kadar borcumuz varken 2 hafta tatile gitmek hanigi akıllı işidir o da bilinmez ya.kredi kartı borçlarımı kapatmak için kredi çekiyorum.hesap yaptım.içimdeki satınalma dürtüsünü kontrol edemememin bedeli ağır olmuş.

hani sormuştum ya.hangi kitaba başlayayım diye. taşkın tuna'nın "oku" ama neyi? isimli kitabına başladım.biraz ağır bir kitap.çok hızlı gitmiyor.roman kıvamında yazıyordu,ama değil.bence din felsefesi. bazı kavramları anlamakta zorlanıyorum.ama okumaya devam edeyim.daha 50.sayfasındayım.belki ilerledikçe anlayış kapasitem artar :)

bıdık erken uyuyor dedim ya!haftalar önce d&r dan 5 tl'ye birkaç cd film almıştım.dün akşam onlardan birini izledik. "geç gelen gençlik" filmin 70'li yaşlardaki kahramanını yıldırım çarpıyor ve kahramanımız ölmüyor.tam tersine yaraları iyileşip komadan çıktığında adam 40'lı yaşlarına geri dönüyor ve birtakım yeteneklere sahip oluyor.mesela benim hep hayalini kurduğum birkaç şey : elini kitabın üzerinde gezdiriyor ve kitabın içindeki tüm bilgilere sahip oluyor. rüyasında çince öğreniyor vb... ben de bir ara nil gün'ün meditasyon cdlerini falan uykuda dinlemeyi denemiştim.ama sabahları kendimi çok yorgun hissederek kalkınca vazgeçtim.tembel zihnimin dinlenmeye ihtiyacı var.

bugün gazetede bir haber vardı vücut genişledikçe beyin hücreleri azalıyormuş.ha şimdi pazar günkü bulmacaları niye çözemediğimi anladım.zayıflarsam hepsini çözebilirim demek ki.

çok fazla bilgi sahibi olmak istiyorum.ama çok unutkanım.okuduğum kitapları genel konusu dışında pek hatırlamıyorum.filmlerde ise ana karakter dışında (filmin değil benim ana karakterim kimse o) pek kimseyi hatırlamam.

yemekten sonra yine bol bol şekerli gıdalar tükettim.kendimi yavaş yavaş öldürüyorum.uyuşturucu gibi.şekerin de benim vücuduma etkisi aynı.uyuşturuyor ve zarar veriyor.

öff ya iç sıkıcı,karartıcı kara bir dünya benimkisi.

tek ışık ateş böceğim.sevgili oğlum.5 yaş sınıfındaki...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

hani vardır ya içinin bomboş olduğunu hissettiğin anlar.düşüncelerini frenlersin ruhuna akmasınlar diye.beynini öylece durdurursun fazla soru sormasın diye.düşünceler akıp gitmesin,ruhunu karıştırmasın,hayattan anlam arayışın dursun diye.kalemin susar böylece,iki kelime yazamazsın.konuşmaktan korkarsın,yazmaktan korkarsın.sanki yazarsan kendine bile itiraf edemediğin şeyler ortaya çıkacaktır.kendini karşıdan öylece izlersin.ama görmemek için başka taraflara bakarsın.

ben niye öyle hissetmiyorum peki?

Yaşamak güzel şey doğrusu
Üstelik hava da güzelse
Hele gücün kuvvetin yerindeyse
Elin ekmek tutmuşsa bir de
Hele tertemizse gönlün
Hele kar gibiyse alnın
Yani kendinden korkmuyorsan
Kimseden korkmuyorsan dünyada
Dostuna güveniyorsan
İyi günler bekliyorsan hele
İyi günlere inanıyorsan
Üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey
Çok güzel şey doğrusu.

Melih Cevdet Anday
dün gece gene kocama bol bol hırladım.yaklaşık 2 aydır tatile gidecek yer arıyoruz.ben datça'ya gitmek istediğim için uzun zamandır orda bir otelin internet sitesini açıp açıp inceliyor sonra da pahalı olur diyerek kapatıyoruz.hafta sonu sonunda karar verip internetten rezervasyon yaptırdık.kocamın e-posta adresine onay postası gelmemiş.dün bana otelin adını soruyor.önce gayet sakin birşekilde söyledim.sonra demesin mi burası pansiyonmuş.bir baktım otelin adını yanlış anlamış ve aylardır baktığımız otel yerine başka bir pansiyonun sitesine girmiş.o esnada şalterlerim tak tak tak diye attı.ve bağrındım.işte tatile bu kadar ilgili.aptal ve dalgın insanlara tahammül edemiyorum.kocama böyle davrandığı zaman hiç tahammül edemiyorum.ben böyle biriyle nasıl evlendim diye sinirleniyorum.sinir küpü olup dün gece saat onda uyudum.sabah dinlenmiş kalkmam lazım,ama dinlenmedim.üzerime ne bulursam giyip çıkıyorum evden.abartmıyorum gerçekten bir haftadır aynı pantolonu giyiyorum.hoş zaten hiç bir zaman normal bir kadın portföyüne uygun olarak giyineyim süsleneyim şıkır şıkır olayım gibi bir kaygım olmadı.temiz olsun,yırtık olmasın yeter.tabii giyinmekten keyif almamamın bir nedeni de kilolarım.dün oğlumla çizgi film izliyoruz.çizgi film de bir kız çok şişman arakadaşlarıyla yüzüyoruz.havuza bir atlıyor havuz taşıyor ve içinde hiç su kalmıyor.oğlumun yorumu "anne naz ne kadar şişman olmuş (kahramanın ismi naz) tıpkı senin gibi.evet ya tıpkı benim gibi...en son "tek şişman beyniniz" isimli kitabı okumuştum.onda diyordu ki tartılmayın,kilolu olduğunuz fikrini aklınızdan çıkarın.e ben de öyle yaptım.iki aydır tartılmıyorum.kilo kaygısı taşımadan canım ne isterse yiyorum.dün akşam bir tartıldım ki 80 kilo olmuşum.oha falan oldum yaniiii!!! dört kilo almışım.oğlum çok haklı.havuza atlasam havuz taşacak.ne olacak benim bu kilo sorunum.sabahları yürüyüş yapmak istiyorum.ama yürüyüş alanında 4-5 tane boyu benim kadar köpek oluyor.tamam aşılı falan ama gene de korkuyorum işte.bir de bana hadileyecek biri yok.yürüyüş arkadaşım olsa belki yürürüm.yani her konuda bahanem hazır.internetten zumba fitness indirmeye çalışıyorum.8.dosyayı indirdim 5 dosyam kaldı.ondan sonra birleştireceğim.bakalım çalışacak mı?çok şey yapmak istiyorum çok.içimde her konuya aç bir kadın var ve açlığımı maalesef yemekle doyurmaya çalışıyorum.

görsel bir resim bulayım dedim ama tombul resimler hoşuma gitmedi.ağlıcam ya!!!

25 Ağustos 2009 Salı

öyle derin bilgi sahibi biri değilim.el işi bilmem,iyi yemek yapamam,çok süper bir anne değilim,odam kireç tutmuyor dışında hiç bir şarkıyı ezbere bilmem.nemo'daki doli bile hafıza konusunda benden iyidir.şiir okumayı,kitap okumayı ve yazı yazmayı severim.hoş yaklaşık 5 yıldır yazı yazmaya da üşenir oldum.yani öyle pek ilgi çekici biri değilim.zaten bu blogu da birisi okusun birşeyler öğrensin diye yazmıyorum.finans sektöründe çalışıyorum.öyle eğlenceli,enterasan bir işim de yok.yazdıklarım sadece iç döküntülerim.kendime ulaşamayıp uzaktan kendimi seyredişim.

bunları niye mi yazdım.bilmem.blogları okuyorum ya, herkes birşeyleri biliyor ve okuduğum her blogtan birşeyler öğreniyorum ya ,birden eksiklendim herhalde.

bu arada dün rüyamda saçlarım bembeyaz olmuştu.çok sıkıntılıyım çooook.

yalnızım,kararsızım...


dün akşam bir iş için zafer plaza'ya gittim.tek başıma dükkanlarda şöyle bir dolaştım.giyicek birşey alamayınca yiyecek birşeyler alayım dedim kendime kahve dünyasında sıcak çikolatayla browni ısmarladım.kalp şeklinde içi akışkan çikolatalı yanında vanilyalı dondurmayla servis edilen muhteşem bir browniydi.ama sonra ne oldu neredeyse yine şeker komasına giriyordum.tatlı şeyler tüketmemem gerek.ama çoook güzeldi.kahveyle daha güzel giderdi aslında ama kahve benim uykumu kaçırıyor.yine yalnız başıma oturdum.açıkçası arayıp şöyle hadi gel birer sıcak çikolata içelim diyecek kimse gelmedi aklıma.tek başıma öylece oturdum kaldım.ne yapacağıma karar vermedim.tamam yalnız d&r gezmek falan zevkli ama kahvecide tek başına oturmak hiç eğlenceli değil.sonra da eve gittim ki oğlum ve kocam hala kayınvalimdeler.eve çıkma gereği bile duymamışlar.zaten ben olmayınca koca eve hiç gitmez.çünkü oğluşla tek başına ilgilenmek zor geliyor.küçük meleğim evde radyoyu açtırmış parti yapmış.bugünlerde de bu çıktı.müziği açıp parti yapıyor.kendi çapında eğleniyor.sonra ben eve çıktım.oğlum dedesiyle yatmak istedi.dün akşam yeni bir kitaba başladım.debbii ford-gölgenin sırrı.bu okuyacağım bilmem kaçıncı kişisel gelişim kitabı olacak.ama halen gelişemedim.neyse bu sefer alıştırmaları eksiksiz yapalım bakalım.günlük duyuyor musun beni.eksiksiz diyorum.neyse yanına bir de okuma kitabı seçelim.acaba hangisine başlasam.elimde üç beş kitap var.ama tatilde okumak istediklerim de var.hangisine başlasam acaba.kitap seçenekleri:

-makalat-şems-i tebrizi

-oku:ama neyi?

-son ada-zülfü livaneli

-golyan devrimi:yazarını hatırlamıyorum

-bulantı:sartre

iç sıkıntılı bir psikolojiye acaba hangisi iyi gelir.aslında bir de sakın kımıldama var.ama onu tatil için saklıyorum.tıpkı browninin en güzel yerini son lokmaya saklamak gibi.altın vuruş :)

21 Ağustos 2009 Cuma

hayırdır inşallah

dün gece garip rüyalar gördüm.ikisinde de irkilerek uyandım.uyandığım eesnada detaylı hatırlıyordum,ama şimdi sadece sonuç kısımları aklımda.ilk rüyamda evin içinde 4 tane kocaman kafam kadar siyah örümcek,ama üzerlerinde parlak mavi,yeşil çizgiler var.onları yakalamaya çalışıyorum.sonra birtanesini terlikle öldürüyorum.içindeki pislik elime sıçrıyor ve uyanıyorum.uyandımve davulcunun sesini duydum.sonra tekrar uykuya daldım.ikinci rüyamın sadece sonunu hatırlıyorum.sisler içinde zincirlenmiş bir kadın gördüm sol eli bilekten kesilmişti.kan görmedim.ama çok etkilendim.herhalde bab-ı esrar'dan etkilendim.içimde sıkıntılar var.rüyalarımın yorumu ne acaba.

tatil sorunsalı

evet 7 eylül'de izne çıkıyorum.ama halen nereye gideceğimize karar veremedik.ben tam bir yere karar veriyorum kocam oranın kötü yanını buluyor.gökova'da bir otel bulmuştum.az önce aradı yok işyerinden biri oraya gitmiş çok iyi değilmiş,başka bir otele bakalım falan filan.öf ya tatile gidecek yere bile karar veremiyoruz.herşey sorun.

aman mor koyun meler gelir.meee!!!


alıp başımı gitsem uzaklara…bazen oğlumsuz yapamam onu da götüreyim diye geçiyor içimden bazen de yapayalnız kaçıp gitmek.kimsenin beni tanımadığı,kimseye hiç bir şey için hesap vermek zorunda olmadığım bir yere.kaçmak kurtuluşmu peki ,insan kendi içindeki seslerden kurtulabilir mi?giderken nelerden vazgeçersin?vazgeçmek kolay mı?kendimi de bırakıp gitmek istiyorum aslında.kendime yeni bir ben lazım.genç kızlık hayallerimde 30 yaşındaki halimi böyle hayal etmemiştim.galiba depresif halimin ana nedeni bu.bir de pek mücadeleci değilim.yılgın,bıkkın,vazgeçmiş bir haldeyim.aslına çok yalnızım.yeni bir kitaba başladım “bi’şey söylicem ama gülmek yok” mine sota’nın kitabı.eğlenceli bir kitap.okurken aziz nesin’in eskiden memleketin birinde diye bir kitabını okumuştum aklıma o geldi.kitabın kahramanı pervin yalnızlığına necati adını veriyor ve onunla konuşuyor.fikir hoşuma gitti.düşünüyorum düşünüyorum yalnızlığıma ben de mi bir isim versem.kalabalıklar içinde yalnızım.aslında özde hepimiz yalnızız.ama ben şöyle tadı damağımda kalan,bitmesini hiç istemediğim bir sohbet etmeyeli öyle uzun zaman olmuş ki yalnızlığımı çok daha derinlerde hissediyorum.hoş benim gibi hayattan keyif almayı unutmuş biriyle kim sohbet etmek ister o da tartışılır tabi.ihtiyacım olan aslında psikolog falan değil de sohbet edebileceğim ve bana tahammül edebilecek bir dost.hani gençkızlığımızdaki dostlarımız gibi.ama artık öyle dostluklar kuramıyor insan.ev,iş,koca,çocuk,anne,baba,iş arkadaşı vs… çevremiz öyle bir sarılmış ki insanlar karşımdaki bana ne verebilir diye düşünmekten o çocuksu saflıklarını yitirmiş.insan 30 yaşında dost bulamıyor.kişisel gelişim kitabı okumaktan roman okumaya fırsat kalmıyor.ama halen gelişemedim.kendimi çözemedim.kendimi mutlu ve doyumlu kılamadım.nil gün kitaplarında “kişi karşısındakinin nasıl olmasını istiyorsa once kendini o hale sokmalı diyor.yani sen kendini sevilecek insan yap sevip sevmemmek karşındakine kalsın.karşımdaki insanın değişmesi için once benim değişmem gerekiyor.ama değişemiyorum.üstümdeki ölü toprağından kurtulamıyorum.aslında ben çok fena koyun psikolojili bir insanım.bir şey yapmam için bana hadileyen biri olması lazım.yanımda ağrı dağına tırmanan bir arkadaşım olsa onunla ağrı dağına çıkarım.ama çevrem mutsuz,tembel,memnuniyetsiz insanlarla dolu.ben de koyun psikolojim gereği onlara uyuyorum.çevremi değiştirmek içinse boşanmam ya da başka bir şehre taşınmam lazım.ah oğluşum ah.beni öyle bağlıyorsun ki.seni çok seviyorum.normalde insanlara dokunmayı ve öpmeyi pek sevmem.yani aslında içimden gelmez.öyle pek sevgi yumağı bir insan değilim.ama sana sarılmaya,öpmeye doyamıyorum.şeker oğlum benim.sana iyi bir örnek olmak istiyorum.mutlu ve huzurlu bir ailede büyüyesin istiyorum.hoş şu haliyle mutsuz ve kavga etmeye hazır anne babası var.ama ikimiz de ona karşı iyi birer anne babayız.sadece karı koca olarak iyi değiliz.

20 Ağustos 2009 Perşembe



allah'ım ne güzel uyuyor.kutup ayusuuuu.ben de böyle uyumak istiyorum.ama sıcak kumlarda.tatiiiiiiiil.

var mı arttıran

"Güçlü, tutkulu, anlayışlı, dengeli, bardağa dolu tarafından bakan, coşkulu, kültürlü, hayatını sadece çalışmak, yemek yemek ve uyumakla tüketmeyen, birikimli ve kaliteli bir eş ile birlikte içinde çok mutlu olabileceğim bir evlilik hayalim vardı :)" diye yazmış 7.Oda

evet ya benim de aynı hayalim vardı.ama dengesiz,her zaman pesimist,ben şanssızım,kadersizim,dünya bana karşı diyen,evde olduğu süre içinde sadece yemek yiyen,uyuyan,tv seyreden,hiç bir ilgi alanı hobisi olmayan,sürekli işten ve hayattan şikayet eden bir kocam dolayısıyla da mutsuz bir evliliğim.bu paralelde de insülün direncim,hipotriodim,kronik boyun ağrılarım,20 kilo fazlam ve major depresyonum var.bir de görümcem ve kayınvalidemle aynı binada oturuyorum.var mı arttıran.
az önce hayalalanı'nı okudum.insanın kocasını sevmesi ne güzel.mutlu bir evlilik mutlu bir hayatın ilk şartı.ben de istiyorum.kocamla mutlu olmak için ne yapmam lazım.bilen varsa beri gelsin.

19 Ağustos 2009 Çarşamba

içim şişti ayyy şimdi çatlayacağım.buraya gelmeden once içimdeki konuşup boşaltıp rahatlıyor muşum.şimdi ne konuşuyorum ne yazıyorum.içimde biriktirmekten tıkandım kaldım.Ne çalışabiliyorum ne de başka birşey yapmayı canım istemiyor.evet ya hiç bir şey yapmayı canım istemiyor.çok sıkıldım,bunaldım.hayatımda değişik birşeyler yapmak istiyorum.bir değişiklik lazım bana.ev,iş,çocuk...hep aynı şeyler.hafta sonu iznik'e falan mı gitsek.hava değişikliği olur.hani insanın içinde biriktirdiği bir sürü şey vardır da kelimeler bir türlü ağzından ya da kaleminden dökülmez içinden konuşur durursun ya da içinde bomboş derin bir sessizlik vardır.işte bu günlerde yine böyleyim.mutlu olmakiçin mutlu bir evliliğin olmalı diyeceğim işin kolayına kaçıp gene kocamı suçlamış olacağım.hayır hayatımın sorumluluğunu alıp itiraf ediyorum.yaşamaya üşeniyorum.yaşam akıp giderken öylece izliyorum.saatler,günler,haftalar geçiyor.her gün bir öncekinin aynı.işimi sevmiyorum.daha çok okumak,daha çok yer görmek,güzel kahveler eşliğinde daha çok sohbet etmek istiyorum.ama galiba ben sıkıcı biriyim.kimse beni kahve içmeye çağırmıyor.ya da sohbetini özledim demiyorum.kocamla bile konuşacak hiçbirşeyimiz yok.saatlerce konuşmadan oturuyoruz.oğlumuz dışında konuşacak birşey bulamıyoruz.ya da onun işi.o konuşuyor ben dinliyorum.hayatımız şikayetten ibaret.

14 Ağustos 2009 Cuma

SATIN ALMA DÜRTÜSÜ


makcantam.org;just makeup,makyaj günlüğüm... bu blogları okuyunca renkli renkli makyaj malzemelerine özenip sanki her gün makyaj yapıyormuş gib gidip farlar,rimeller alıyorum.kunegond,kitapkurdu,7.oda... bu blogları okuyunca kitap alıyorum.içimde kontrol edemediğim bir alma dürtüsü var.hiç kitap almasam evdeki kitapları 1 yılda ancak okur bitiririm.her gün makyaj yapsam elimdeki makyaj malzemeleri en az 1 yıl yeter.ama ben bugün boyner'e gidip fildişi rengi lancome far alma hayali kuruyorum.oğluşumla birlikte iş çıkışı korupark'a gitsem mi gitmesem mi?çok para harcıyorum çok.blog okumak bana pek iyi gelmiyor.keşke çok param olsa da her istediğimi, beğendiğimi alsam.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

’Dünyada değişmesini istediğiniz ilk şey kendiniz olmalıdır.’ Mahatma Gandhi

değişmek istiyorum.tembellikten kurtulmak.sabahları gün doğumuyla kalkıp spor yapmak,evimi toparlamak,kahvaltı hazırlayıp güzel bir kahvaltı yapmak,kilo vermek,güzel kıyafetler giymek,bakımlı,entellektüel,sevilen ve aranan bir kadın olmak,iyi anne,iyi eş,iyi bir çalışan olmak,depresyondan kurtulmak,kendime saygı duymak...değişmek istiyorum.üzerimdeki ölü toprağından kurtulmak istiyorum.öfff kendimden çok sıkıldım.değişemiyorum.değişmek istiyorum.ama bir türlü tembellikten kurtulamadım.kilo ver.spor yap.ağrılardan kurtul.sırtım boynum her yerim ağrıyor.

11 Ağustos 2009 Salı

açasım
yazasım
kafa yorasım
inceleyesim
gülesim
sevesim
sevişesim
gezesim

yok...

uyuyasım
tembellik yapasım
türk filmi izleyesim
uyuyasım
uyuyasım
tembellik yapasım

var...

yazacak pek birşey yok aslında sıkıcı günlerden biri daha.canım hiç birşey yapmak istemiyor.bir dünya rekor denemek istiyorum.sadece yemek yemek ve tuvalete gitmek için kalkmak dışında ne kadar süre ile yatay pozisyonda bulunabilirim.evet evet böyle bir rekor denemek istiyorum bu günlerde.bu yatış esnasında mümkünse eski türk filmi izlemek,kitap okumak,tembel tembel uyumak istiyorum.bu kedi pek miskin değil,ama ev kedisi olmak istiyorum. for example:garfield :) evet evet tombul ve miskin.aynı ben.

10 Ağustos 2009 Pazartesi


dün farkettim ki benim boş vaktimi birlikte geçirip,bir kahve içip sohbet edeceğim hiç arkadaşaım yok.dün oğluşum ve kociş kocişin ailesiyle birlikte mudanya'ya denize gittiler.ben hem gitmek istemediğim hem de kıl tüy durumlarından dolayı gitmedim.evde dinlenirim bir arkadaşı ararım birlikte kahve falan içeriz diye düşündüm.ama maalesef takılacak kimseyi bulamadım.harry potter'ı izledim.beğenmedim.korupark'ta takıldım.hiç zevk aşmadım.yine memnuniyetsiz günlerimdeyim.majör depresyondayım.param yok.keyfim yok.yazacak bişey yok.hayat çoook sıkıcı.

aşkkk .Bab-ı Esrar'a başladım .bu arada.

7 Ağustos 2009 Cuma

onsekiz haziran'dan beri elimde sürünüp duran işi sonunda bitirdim.mutluyum.ama kendime de kızgınım.son güne bıraktığım ve bu kadar sıkıştığım için.kendime not:işlerini zamanında yap.ne demiş büyüklerimiz

"zor bir iş zamanında yapmamız gerekip de yapmadığımız kolay şeylerin birikmesiyle oluşur."

"zamanında bir adım atmayan tembel sonra yüz adım atmak zorunda kalır."
işyerinde çok yoğunum yazamıyorum.evdeki bilgisayara virüs girdi yazamıyorum.çok yorgunum.tatilim geldi.ama yapacak çok iş var.müdürüm bugün izne çıkıyor,yetiştirmem gereken bir iş var.çok yorgunum.zor bir iş.ama yapmalıyım.öfffffs.