18 Temmuz 2012 Çarşamba

erimiş beyin


sıcaktan beynim erimek üzere.günlerdir doğru düzgün uyumuyorum.gece uyanıyorum ki kan ter içinde kalmışım.kardeşim antalya'da yaşasam tamam diyeceğim nimetlerinden faydalanıyoruz sıcağına da amenna.ama burası bursa, bilmem anlatabiliyor muyum güneş ve nem kardeş.yapma,etme artık.çek git tepemizden.bak çok işim var,eşek olduğum için işte yine sırtıma ağır semerler vuruldu.ağustos başı izne çıkana kadar elimdeki işi yetiştirmem için fazla mesaiye kalmam gerekiyor. buz pateni sevdasına kapılan oğlum akşamları paten kaymaya gitmek istiyor.iyi de benim yemek yiyip ertesi günün yemeğini hazırlayıp mutfağı toplamam 10'u buluyor. bu kadar şeyi aynı anda nasıl yapacağım.güzel de kaymaya başladı kerata. hepimiz katerina vit'iz diye bağırıp tezahurat yapmak geliyor içimden o kayarken. tez zamanda ben de ders alıp bir hayalimi gerçekleştirmek istiyorum.

temmuz ve ağustos sizi sevmiyorum.babanızı da sevmezdim.dur bir dakika aklıma geldi ağustos sen geç.incirden dolayı seni affettim. incir de olmasa çok lüzumsuz bir aysın.ama temmuz sen hiçbir işe yaramazsın, bir sene de gelmesen ne olur ki. sabah duş alıyorum daha giyinirken sırtım terden sırılsıklam. su içmekten kilo aldım. ciddi söylüyorum,bak inanmıyor. geçen hafta 79 kiloydum. sıcaktan doğru düzgün yemek bile yediğim yok, varsa yoksa su.günde 5 litre falan içiyorum herhalde. bugün akşam tartıldım ne göreyim 80,9. yuh dedim, gözlerim yuvalarından fırladı.hem iştahımı kes, hem sauna etkisiyle beni kan ter içinde bırak hem de kilo aldır.bu nasıl iş temmuz? bir hesap ver sen bana...

zaten akşamları yemekti bulaşıktı derken ara öğünlerimi çoğu zaman yemiyorum bile.hani akşam yemeğinde de koca bir çanak buzlu cacık olsa başka da birşey istemez oldu bünye, bedenimin eriyip incelmesi gerekirken beynim eriyor, algılarım zayıflıyor.evde sıcak basıyor diye tv izlemiyorum, bilgisayarın yanından bile geçmiyorum. şimdi bu yazıyı yazarken tam omurlarımdan kalça kemiğime doğru bir ter çağlayanı akıyor(kıçımdan ter damlıyorun kibar söylenişi).o derece yani. kitap dersen elime almaz oldum. en son fransız kal ayvalık'ı okudum. o zaman havalar çöl sıcağına henüz erişmemişti.hey gidi hey heeeeyyy... sanırım temmuz başıydı değil efendi'nin renk ve korku meselleri kitabına başladım, kitap akıcı ve ilginç de aslında ama sıcak gözlerini alev alev yakarken kitap bile okunmuyor. olmuyoooorrr, olmuyooooor, güzel ilkbahar ve sonbahar yerin dolmuyor.

keşke hep sonbahar olsa, hayat bayram olsa.

1 yorum:

  1. çok güzel bir yazı .dediğiniz gibi çok sıcak.keşke hayat bayram olsa:)

    YanıtlaSil