birden bir uyku bastırdı.gözlerimi açamıyorum.sorunlardan kaçış yöntemlerimden biridir uyku.uyuyup uyanacağım ve herşey düzelmiş olacak beklentisi. tabi ki hiçbir şey beklediğim gibi olmaz. şu an üzerimdeki uyku hali böyle bir kaçış planının parçası mı yoksa baharın ve saatlerin ileri alınmasının getirdiği yorgunluktan mı? şimdi şöyle bol köpüklü mis kokulu bir türk kahvesi içsem uykuyu bertaraf edebilir miyim? sabah güzel düşüncelerle iyi hissederek kalkmak istiyorum.akşam yatarken sabah iyi uyanacağım diye telkinlerde bulunuyorum kendime. tüm gece çeşit çeşit rüya görüyorum, kimini hatırladığım kimini beni uyandırdığı an hatırlayıp bunu unutmamalıyım diye kendime telkinde bulunup sabah uyandığımda unuttuğum. iki gün once bembeyaz gelinlikler içindeydim mesela, çok güzel bir gelin olmuştum. birkaç gün once ise yıllar once vefat eden anneannemle körpecik yemyeşil ıspanakları nasıl pişireceğim konusunda konuşuyordum. rüyalarımı iyiye yorayım iyi şeyler olsun istiyorum. mart ayı da bitiyor. eşim hala bir iş bulamadı. bense bazen çok iyi, enerjik ve mutluyum. bir saat sonraysa tüm enerjim çekilmiş, huysuz, bıkkın, gıcık biri oluyorum. mineler ve sarı çiçekler açtı, erik ağaçları bembeyaz, ortalık karınca ve kertenkele kaynıyor. doğayı gördükçe içim kıpır kıpır. peki ya ben? yine karamsar bir yazı oldu.
oysa tam bugün oğlumu cumartesi günü kütüphaneye götüreyim, acaba bursa’da bir çocuk kütüphanesi var mı diye düşünürken nilüfer belediyesi tarafından tarihi demirci camii’nin restore edilerek bir çocuk kütüphanesine dönüştürüldüğünü ve perşembe günü açılışının olduğunu bildiren bir mail aldım ve çok sevindim. hayatımda ilk kütüphanemi ortaokul yıllarında görmüş olan ben; hep üzülürüm o kütüphanelerin eski, köhne hallerine ve kitapları çok sevmeme rağmen kütüphaneleri pek sevmem. çünkü gittiklerim arasında hayalimdeki kütüphaneye henüz rastlamadım. pek ciddi, sevimsiz ve yetersiz kütüphanelerimiz var maalesef. neyse ki bir çocuk kütüphanesi buldum, cumartesi günü istikametimiz belli oldu.
gözlerim giderek ağırlaşıyor, hani işte değil de evde olsam oturduğum yerde uyuyacağım. içimdeki oyunbozan akşam platese gitme eve git zaten onca çabaya rağmen çok az kilo vermişsin boşver gitsin, eve git ye pudingi sonra da uyu diyor. yooo duymuyorum seni kırmızı karınca. platesime gidip derin derin nefes alıp verip işkencemi çekeceğim. çünkü biliyorum ki sonrasında kendimi iyi hissedeceğim.
not: once yazıp sonra fotoğraf seçtiğim için yukardaki çocuk kütüphanesi fotosunu buldum netten. nasıl güzel bir kütüphane, bayıldım. o zürafanın üstüne yayılıp kitap okumak istedi canım, sonrada belki 10 dk şekerleme yaparım.
buna benzer bir yazı yazdm bugün :)
YanıtlaSilBahardan bahardan elim kolum kalkmıyor canım sadece uyumak istiyor:(
YanıtlaSil