25 Kasım 2011 Cuma

arkadaş ıslıkları*



dün akşam eve giderken birden canım çok un kurabiyesi çekti. un kurabiyesinin en güzeli ısırdığında alttan ve üstten yumuşak olup, diş izlerinin kaldığı, orta kısmının ise hafif kıtırdadığı un kurabiyesidir benim gözümde. yolumun üstündeki lüks ve iyi bir pastaneden un kurabiyesi aldım.kapısından çıkar çıkmaz kutudan bir kurabiye alıp ısırdım. ıı dedim, olmamış. gürmemisin kızım kara kitap bir ısırışta nasıl anladın diye güldüm sonra kendime. elimde kurabiye kutusuyla yürürken, aslında canımın kurabiye değil de kurabiye ve kahve eşliğinde güzel bir arkadaş sohbeti çektiğini farkettim. farkındalık güzel şey.o saatte ne arkadaş bulabilirdim sohbet edecek ne de sohbete zamanım vardı. evde beni ödev yapmak için bekleyen oğluşuma koştum. bir gün önce evde olmadığım için ödevlerini babası yaptırmıştı ya, lütfetmişti sağolsun.o yüzden dün akşam arkadaş sohbeti gibi bir lüksüm olamazdı. bundan böyle çarşamba akşamları tsm korusu çalışmasına gidiyorum da söylemesi ayıp. :)) ilk öğrendiğimiz şarkı aşk bu değil.



benim bet sesimden değil de burdan dinleyin efendim. koro güzel şey. sesinin güzel olmasına gerek yok. :))



dün akşam eve gittim oğluşla oturduk ödevlerin başına. neyse ki çok ödev vermemiş öğretmen.birileri şikayet mi etti nedir bu hafta daha az ödev veriyor. neyse biraz da ben minik ejderha kitabını okudum o dinledi. gözünle takip et anneciğim dedim. gözü el yazısına alışsın istiyorum. hala okumayı reddediyor,ama olsun, düz yazıları okuyor. kitap okumamız bitti, yattı uyudu.baktım eşim çoktaaaaaaaaan uyumuş. ben de aldım benek'in masalı'nı elime başladım okumaya. benek, barut ve bızt boyut kapısından geçip kar taneleri gezegenine gittiler. nihan'ım nasıl güzel betimlemişse ben de onlarla beraber üşüdüm, onlar çay içerken canım nasıl çay istedi anlatamam. şöyle dedim yukardaki gibi güzel bir çay olsa yanında da arkadaş sohbeti. o saatte ne çayı ne sohbeti... kapadım kitabımı yattım, belki dedim güzel bir rüya görürüm.



sabah yine uyanamadım, paldır kültür hazırlandım çıktım evden, az önde kendime güzel bir bardak çay alınca kar tanesi gezegeni geldi aklıma ve benek'in macerasının devamını daha çok merak ettim.



foto:leylak dalı'ndan (ç)alıntı :))

*orhan kemal'in bir kitabının ismi.yıllar önce sanırım lise çağlarında okumuştum.ne anlatıyordu hatırlamıyorum. hatırladığım kitaptaki gençler birbirini evden çağırmak için ıslık çalıyordu. bu da kitapta var mıydı,yoksa benim zihnim mi uydurdu onu da bilmiyorum.ama kitabı sevdiğimi, en çok da ismini sevdiğimi biliyorum.

4 yorum:

  1. Resme baktım, kendi kendime Bursa'da da Antalya'ya benzeyen yerler varmış dedim iyi mi? Bazen pek salak olabiliyorum ya da eskiden kalma köşeli jetonlar takılıyor:)))
    O çayı şerefine yudumlayıp bir de ıslık çalıyorum...

    YanıtlaSil
  2. arkadas isliklari'ni ben de lisedeyken okumustum. anilaa daldim baliklama az once. burnuma kurabiye kokusu geldi, mmmm.

    YanıtlaSil
  3. bak o saatte ben de çay içiyordum...arasaydın da telesohbet etseydik...sen fikirlerini yazıyorsun ya..ben çok heyecan yapıyorum..:))türk sanat müziğini nasıl severim..iyi yapmışsın canım..

    YanıtlaSil
  4. "un kurabiyesinin en güzeli ısırdığında alttan ve üstten yumuşak olup, diş izlerinin kaldığı, orta kısmının ise hafif kıtırdadığı un kurabiyesidir benim gözümde. "

    Nasıl güzel bir tariftir bu ! (:

    YanıtlaSil