11 Şubat 2013 Pazartesi

sound of the silence

bir şeyin yanlış olduğunu bile bile yine de neden yapmaya devam eder insan? üstelik bazen derin bir suçlulukla  bazen de yaramaz bir çocuğun aldığı hazla. yanlış diye tanımladıktan sonra bile sorguluyorum aslında neye göre kime göre yanlış? yanlışı sürdürme nedenim belki de bu aslında tam olarak yanlış olduğuna kendimi inandıramamam.

bir sabah uyanıyorum, güzel bir gün diyerek başlıyorum o ana, keyifle, umutla açıyorum gözlerimi. 1-2 saat sonra derin bir umutsuzluk ve pişmanlık doluyor yüreğime, vazgeç diyorum kendime. ihtiyacın olan bu değil. tam vazgeçmeye karar vermişken içimden başka bir ses ama buna ihtiyacın var diyor.

beynimin içinde çok sesli yurttan sesler korosu.

sussa tüm sesler tam bir sessizlik olsa. dingin bir huzur. ihtiyacım olan şey bu aslında. içimde derin bir sessizlik, o zaman yüreğimin sesini duyabileceğim.



içinden ne geçiyorsa o anda onu söylemek ne büyük lüks. ne zaman yitirdik bu lüksü? kibar olmak adına, başkasını kırmamak adına, elalem ne der diyerek kendimiz olmaktan ne zaman vazgeçtik?

beynimdeki sesler, annem, babam, arkadaşlarım, eşim, dostum, çevrem, toplumsal hafızam bir susun artık ben kim olduğumu duymak istiyorum. sizin değil kendimin sesini duymak istiyorum.

1 yorum: