geçen çarşamba bizim 10.evlilik yıldönümümüzdü. yıllardır beklerim eşim beni evlilik yıl dönümünde şöyle başbaşa romantik bir yemeğe götürmez. yahu dedim niye bekliyorum ki bul bir yer sen götür kocayı yemeğe. sordum soruşturdum tophane taraflarında kalecik restaurant diye romantik bir yer varmış.bir kaç gün önceden yer ayırttım. maalesef eşimin salı günü seyahate gitmesi gerekti, ben zor olacaksa dönme önemli değil dedim,ama bir taraftan da içimden söyleniyorum. kısmet olmayacak bize şöyle romantik bir yemek diye düşünürken çarşamba sabahı eşim aradı ve biraz geç de olsa geleceğini söyledi. ben de iş çıkışı onu beklemek için carrefour'a gittim. birkaç gün önce cüneyt özdemir'in masumiyet müzesi ile ilgili yaptığı programı izlemiş ve orhan pamuk'la yaptığı söyleşide masumiyet müzesi'nin kataloğu niteliğinde olan şeylerin masumiyeti kitabı ile yazmaya devam ettiği yeni romanının müjdesini almıştım. o günden beri bir kitapçıya gidip şeylerin masumiyetini incelemek için sabırsızlık duyuyorum. işte tam da fırsatı dedim ve inkılap kitabevine girdim. hemen sordum, henüz gelmedi dediler. yelkenlerimi suya indirip çıkacakken nasılsa vaktim var diyerek kitapçıda gezinmeye yeni çıkanları, çok satanları incelemeye başladım. ondan bundan okuyarak hayli zaman geçirdim. sonra birden onu gördüm. şeylerin masumiyeti'ni bulsam bu kadar sevinmezdim. çünkü bu kitap öylesine habersizce ben onu aramazken karşıma çıkmıştı. bir tesadüften daha güzel ne olabilirdi? tabi tesadüfse... hemen elime aldım ve bu kitabı mutlaka almalıyım, onsuz burdan çıkamam diyerek kasaya yöneldim. paramı ödedim ve kucağımda kitabım starbucks'ın yolunu tuttum. kendime en küçük boy sütlü günün kahvesi aldım, rahat koltuklardan birine kuruldum. eşimin gelmesine daha bir saat vardı.merakla açtım kitabı. daha ilk sayfada, ilk bölümde dedim ki evet ben bu adamın yazdıklarını seviyorum. okurken zaman nasıl geçti, onca sayfayı nasıl okudum bilmiyorum. sanki kitabın kahramanlarından biri de bendim. kahramanlar olayları yaşarken ben de oradaydım.1 saat çabucak geçti ve eşim geldi. tophane'deki tarihi bursa evlerinden birinde olan son derece romantik, yemekleri idare eder olan restaurantımızda güzel bir akşam yemeği yiyip, bir şişe yakut götürdükten sonra evimize oğlumuza döndük. eşim bugün de yok, ben de yarın için yemeklerimi pişirdim, çamaşırları astım, oğlumla biraz kitap okudum, onu uyutup sana koştum. unutmadan kaydını düşmeliyim bu kitabın.
engin geçtan-mesela saat onda-metis yayınları
Yazınızı okuyunca ben de merak ettim bu kitabı:)
YanıtlaSilaa e. geçtanın böyle bir yönüde varmış demek. bizim ders kaynak kitaplarımızın yazarının böyle bir yönünün olması beni merak ettirdi. eşinle, oğlunla nice güzel yıllar dilerim bu arada...
YanıtlaSilEvlilik yıldönümünüz kutlu olsun. Sağlıklı, huzurlu nice yıllara.
YanıtlaSilNe güzel bir keyif yapmışsınız buluşma öncesi.
Keyifli okumalar, iyi akşamlar.
merak ettim şimdi bu kitabı :)
YanıtlaSilbu arada unutulmaz bir yıldönümü olmuş bence,
YanıtlaSilnice yıllara:)
Bütün kitaplarını okudum hocanın. Bu ismi garip olanı duymamıştım. Alıp okumalı. Nice mutlu yıllar dilerim.
YanıtlaSil