17 Nisan 2012 Salı

bölüm 10

bunca işin arasında bir de bloggerın şu yeni haline alışmaya çalışıyorum. yorumlar nerde, nerden yeni kayıt gireceğiz takip ettiğim blogları nerden okuyacağım gibi bir sürü şeyi öğrenmem gerekiyor.oysa benim hiç zamanım yok.işte saçma sapan bir yoğunluk, evde kendime verecek küçük bir mola arayışı derken uzun zamandır iki kelam yazamadım şuraya.

geçen hafta sonu arkadaşla idobusa binip istanbul'a gidecektik.neredeyse 1 ay önce şu 1 tl'lik biletlerden almış ve istanbul'da neler yapacağımızı düşünerek planlar yapmıştık. cumartesi günü sabah 9.30 feribotu için yağmurlu bir günde düştük yola. kredi kartlarımı kiokstan geçirdik, bilgisayar biletlerimizin olmadığını söyledi. aslında böyle bir şeyi tahmin etmiştik. sonra orda idobus için oluşturulan masaya gittik.isimlerimizi kontrol edebileceklerini söylediler. benim ismim listede vardı, ama arkadaşımın ismi yoktu.kafamızdan aşağıya kaynar sular döküldü. arkadaşım olmayınca ben de gitmek istemedim. zaten sabah eve öksüren bir bıdık bırakmış ve aklım evde çıkmıştım yola. her işte bir hayır vardır deyip güzelyalı'dan mudanya'ya kadar sahil boyunca uzun bir yürüyüş yaptık. mudanya'da yaptığımız nefis kahvaltıdan sonra evlerimizin yolunu tuttuk. hadi diyorum biz gezmeye gidiyorduk, ama bir sınava, görüşmeye, toplantıya da gidebilirdik.ido'nun yaptığı tam bir beceriksizlik. bilet bedelleri kredi kartımızdan düşmüş gözüküyor, ama biletimiz gözükmüyor. umarım bu yaşanan sıkıntılarla ilgili bir çözüm getirmeyi düşünüyorlardır.

bu hafta sonu da izmir'e gidiyoruz. ailecek otobüs bileti aldık.aslında otobüs benim daha çok işime geliyor.çünkü arabayla gidince dönüş günü erkenden yola çıkıyoruz.oysa şimdi pazartesi günü altıya kadar izmir'deyiz. pazar günü de tüyap kitap fuarına gitmek istiyorum. çok sevdiğim bir yazara kitaplarını imzalatmayı planlıyorum. bakalım kısmet. ama oğlumun ve eşimin kitap fuarında canları sıkılıyor.onlara pazar günü için başka bir etkinlik bulmalı. hafta sonu için çok heyecanlıyım.izmir'i ve annemleri özledim. kordon'da şöyle koca bir bardak bira içip patates kızartması yemek istiyorum.

oğlumun hastalığıydı, eşimin yüksek tansiyonuydu, iş yerindeki sorunlardı derken çok bunaldım. izmir bana iyi gelecek.



kendime kariyer netten bir cv hazırladım ve birkaç firmaya gönderdim. pek şansım yok aslında,ama denemeden bilemem diye kendimi avutuyorum. en azından denemedim demeyeceğim. ben biraz da endüstri mühendisi olarak çalışmak istiyorum.ama biraz da korkuyorum güvenli bir limanı bırakıp nereye gideceğini bilmeden bir okyanusa açılmak gibi yaptığım. ingilizcemi de geliştirmem lazım. eşim geçen gün o elindeki kitapları okuyup duracağına ingilizce kitap oku, ingilizceni geliştir biraz dedi. gerçekten de haklı.ben de hemen kendime güzel bir sözlük ve wizard of the oz'u aldım :)). ha okuyor musun dersen henüz başlamadım. tüketim davranışlarımızı ve davranışsal iktisat teorisini anlatan akıldışı ama öngörülebilir isimli bir kitap okumaya başladım. kitap gerçekten çok ilginç. belki bu kitap sayesinde bir miktar da olsa tüketimimi azaltabilirim. geçen gün gazete de bir yazı okumuştum.yazıda hüseyin karaca ile yapılan bir söyleşi de vardı. kendisi üzerindeki kazağı 20 yıldır giydiğini ve tüketmeye kimsenin hakkı olmadığını, bizler ne kadar çok tüketirsek dünyanın da o kadar çok tükendiğini anlatıyordu. benim  evim de kullanmadığım bir dünya eşya ve giysiyle dolu. ama giysileri kime vereceğimi bilemiyorum. aslında pek vermeye de kıyamıyorum.evin içi o kadar ıvır zıvırla dolu ki chi enerjisi evde dolaşamıyor. bir düzensizlik bir keşmekeş, aradığım hiçbir şeyi bulamıyorum. zaten sürekli bir arama halindeyim.

oofff off, birinin beni toplaması lazım.

evet eşimin evde olmaması ve yarın için yemek pişirmemem nedeniyle kendime ayırabildiğim bu kısa zaman oğlumun bilgisayar oyununun bitmesi ve ödev yapmaya başlayacak olmamız nedeniyle böylece bitmiş oldu. görüşmek üzere. :)))

5 yorum:

  1. Sen niye okuyosun bakim o saçma yazarı..:))ahh canım yaa, bir yandan blogger bir yandan twitter. baygınlık geldi bana sanal dünyadan..bırakıp gidicem tam olacak...sırf çevreden bırakmıyorum..öyle çok arkadaşım oldu ki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çünkü ben onun yazdıklarını seviyorum.çizdiklerini de çok seviyorum.o yüzden kendisinden resimli bir roman bekliyorum. lütfen bu işe daha çok zaman ayırsın. twitterı boşver.ben ona asla yetişemem.blog ve facebook yetiyor da artıyor bile bana.

      Sil
  2. kara kitap, yine koşturuyorsun bakıyorum da :) arkadaşınla başına gelenlere üzüldüm . bir ayarlama yapsak bizim ekiple buluşsak yine. hatta bizim buralara gelseniz ne güzel olur. oğlunuda getirirsin. hadi bir ön ayak ol sen :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında ne güzel olur.gelsek deniz kenarında otururduk.

      Sil
  3. Blogcu.com'dan blogspot'a geçtiğim de bende çok bocalamıştım ilk zamanlar. altı yıl blogcuya alıştıktan sonra zor olmuştu ama alıştım zamanla..

    YanıtlaSil