30 Ağustos 2010 Pazartesi

tatil günlüğü 1

yaşananları unutmamanın tek yolu yazmaktır. gerçi anıları yazarken bile hafızamız bize türlü oyunlar oynar ve hatırladıklarımız, yaşadıklarımız ve gördüklerimizden farklı olabilir. burada da teknoloji devreye girer ve gözün gördüğünü bir nebze de olsa yansıtmak için fotoğraflar eklenir anlatılanlara. ben de bu yılki kısa ama güzel tatilimi unutmamak için buraya not
düşmeye ancak vakit bulabiliyorum. tatilin ilk gününde sabah 10.30 gibi arabamızla çok sıcak bir günde çıktık yola.kütahya, afyon derken oğluş uyurken yol alma sevdasına dinar'a kadar gittik.saat 4 civarı dinar'da aç kurtlar gibi yemek yiyecek yer ararken küçük bir lokanta gördük ve içeri girdik.dinar'ın kendine has bir pidesi varmış.lahmacunun pide boyutlarında olanı diyebiliriz,ama oldukça lezzetliydi.lokantanın buzdolabında ne göreyim "zafer gazozu".sadece denizli'de olan çok güzel bir gazozdur.hemen bir de gazoz söyledim kendime ve tazecik marullardan yapılmış mis gibi bir salata ve zafer gazozum eşliğinde dinar pidelerimizi yedik.oldukça lezzetli ve ucuz bir yemekti. sonra düştük tekrar yola,git git yol bitmez.antalya'ya vardık sonunda,ama ilk durağımız kumluca olacağı için yaklaşık 1,5 saat daha yol aldık ve saat 10'a doğru kumluca'ya inen tepede (şehre tepeden bakan hemen her tepe gibi oranın da ismi şahin tepesi) alacakaranlıkta gördüğüm manzara beni çok şaşırttı.kumluca sanki denizin içinde küçük küçük kara parçacıklarından oluşmuş bir ilçe gibi görünüyordu.ben şaşkınlıkla manzarayı anlamaya ve eşime göstermeye çalışırken eşimin açıklamasıyla anladım ki meğer benim karanlıkta deniz sandığım yerler seralarmış.kumluca türkiye' de en çok sera olan yer.zaten ilçenin merkezinde domates,biber,fasulye,patlıcan gibi sebzelerden oluşan bir heykel var.

ikinci gün noel baba kilisesini görmek için demre’ye gittik.yol üstünde mavi yengeç yapan restorantlar vardı,ama biz kahvaltı sonrası yola çıktığımız için durmadık.oldukça virajlı bir sahil yolundan önce finike’den geçerek demre’ye vardık ve noel babayı gördük.ziyarete gelen hıristiyanlar kiliseye girerken başlarını örtüyor ve mezarlara dokunarak dua ediyorlardı. bunlar da nail baba’dan aklımda kalmasını istediklerim.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder