28 Ocak 2010 Perşembe

düşüş


dün gazete okurken akşam tnt'de babel filminin olduğunu gördüm ve cep telefonumun hatırlatmasını kurdum,çünkü unutacağımdan emindim.bugün gazeteyi okurken aklıma geldi.telefonumu çantamda bıraktığım için alarmı duymadım ve unuttuğum için de filmi izleyemedim.

dün akşam uzun zaman sonra çalkalama kemerimi çıkarıp göbeğime taktıp.spor yapmıyorum bari göbeğime pasif hareket yaptırsın dedim ve niye kanepenin altına kaldırdığımı birden hatırlayıverdim.kemer çalışırken benim bıdıkta gelip yanağını kemere dayıyor ve yanağının sallantısı hoşuna gittiği için de otomatik çalışma süresi bitene kadar kafasını kemerden kaldırmıyor.neyse kemerle işimiz bitince biraz yap boz yaptık,tarlamızı hasat ettik,"kilere giren gelinci" ve "kaplumbağa ile tavşan" kitaplarını okuduk ve yattık.bu arada bu iki kitabı oğluşuma yeni yıl hediyesi olarak gönderen fatoş'a (7.oda) çok teşekkürler.ben onca kitap almama rağmen evde sadece arabalar'ı okuyorduk ve bana her akşam aynı kitabı okumaktan fenalık gelmişti.bu kitapları ise ince olmalarına rağmen (genelde ince kitap okumamı istemiyor,kitap ince olunca çabuk bitiyormuş hemen yatması gerekiyormuş küçük beyin)her gece okumamı istiyor.oğluş saat 10'da uyuyunca ben de bir boşlukta hissettim kendimi.uzun süre zincirli kalıpta tasması salınmış köpek gibi oraya buraya koşup ne yapacağımı şaşırdım.tırnaklarıma bakım mı yapsam,kitap mı okusam,tv mi izlesem,film mi izlesem bilemedim.,

en sonunda uzun zamandır izlemek istediğim the fall (düşüş) filmini izlemeye karar verdim.eşime de dedim gel birlikte film izleyelim,tamam dedi oturduk televizyonun karşısına.film beni daha ilk sahnesinden vurdu.suyun içinden çıkan bir erkek ve muhteşem bir müzik.filmin renkleri çok güzeldi.benim amelie'de de çok sevdiğim sanki alt tonlarda hep bir yeşil varmış gibi bir rengi vardı filmin.belki sinema dilinde teknik bir adı vardır,ama ben böyle isimlendiriyorum.parlak,canlı renkler,masalsı bir anlatım,hele bir nikah sahnesi vardı,gözlerimi ayıramadım.küçük kızın oyunculuğu ise muhteşemdi.dişlerini,yanaklarını yerim ben onun.:))) bu arada eşim filmin konusunu anlamadı,bir de ona açıklama yapmak zorunda kaldım.neyse o filmde sıkıldı ve kitap okumaya başladı (durgun don'un 4.cildini okuyor).ben sanki kendi rüyalarımdan birini izliyormuşum gibi filmi izliyorum.herşey çok çok güzeldi.müziği,görüntüler,küçük kız.yalnız keşke film altayazılı olsaymış dedim.seslendirme de biraz sorun var gibi geldi.orjinal sesiyle izleseydim daha iyi olacaktı.film saat oniki gibi bitti ve ben zihnimde beni çok etkileyen birkaç sahneyi tekrar canlandırarak yatağıma gittim.çok güzel sahneler vardı,mistiğin ve kölenin ölüm sahneleri çok güzel kurgulanmış ve çok etkileyiciydi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder