24 Ekim 2009 Cumartesi

ordan burdan

sıradan bir cumartesini daha geride bıraktık.oğluşum içirde mışıldıyor,koca da horluyor.ben oğluşu yatırmaya gittim,o da gitmiş kendi yatmış.oğluş uyuduktan sonra kalktım ki bir de ne göreyim,holün,oturma odasının,banyonun ışığı yanıyor ve koca horluyor.bir kez daha emin oldum ki benim kocaya annesi babası çocukluğumuzdaki o reklamı seyrettirmemiş.hani hatırlar mısın, bir el gelir akan bir musluğu,yanan bir lambayı kapatırdı.israf çok kötü birşey.kaynaklarımızı iyi kullanmalıyız.ama maalesef bir çok insan bunun farkında değil.başta da benim kocam.her seferinde uyarmama rağmen musluk akarken dişini fırçalar,musluğu açık unutur,lambaları hiç kapatmaz.hani ona söylediğim kadar lafı duvara söylesem o bile musluğu kapatmayı öğrenirdi.ama ağaç yaşken eğilir diye boşuna söylememişler.oysa ki kayınpederim pek bir cimridir.ama oğullarına hiç bir şey öğretmemişler.bilmiyorum ama belki de onlar öğretmiştir de o öğrenmemiştir.

bugünlerde biz de oğluşla bir savaş içerisindeyiz.beyefendi ellerini yıkamak istemiyor.belki özenir diye gittik kendisi sabun beğendi,aldık.ama yok,inadı tuttu.evde olduğu süre içerisinde neredeyse hiç elini yıkamıyor.benim de keçilerim kaçıyor tabi.ne yapsam bilemedim.

bugünlerde zaten çok sabırsızım.dokunsalar patlayacak gibi dolaşıyorum.kendimi sakinleştirmek için birşeyler arandım,ama bulamadım.deren çay'ın bayanlara özel diye bir çayı vardı.geçen kış almış ve günde iki fincan içmiştim.bana çok iyi gelmişti.bursa'daki tüm marketlerde aradım.yok allah yok.en sonunda müşteri hizmetlerine mail attım.maalesef üretimi yokmuş.neden ama neden!!! diye haykıracaktım telefonda.ben de st john's worth içmeye başladım.nedense artık tüm antideprasanlar midemi bulandırıyor.o yüzden doğal yöntemlere dönüş yaptım.niye bu kadar gerginim onu da anlamıyorum.ama çok tahammülsüzüm.

oysa ki eskiden insanların bu kadar sinirleri nasıl bozulabilir,nasıl sinir krizi geçirebilirler diye hayretle bakardım.ama sağolsun evlilik insana her bir haltı yapıyormuş.iki kelam etmeden alelacele yenen bir yemek,ondan sonra çocukla birlikte izlenen çizgi film ve ondan sonra da uyku.günlerimiz genelde bu şekilde geçip gidiyor.

bu arada ben kendimi alışverişe vuruyorum.maddi olarak kendimi çok sıkıntıya sokuyorum.kitap,dergi,kırtasiye malzemesi ve bugünlerde makyaj malzemesi...renkli,cicili bicili şeyleri çok seviyorum.çizgi film kahramanlı giyisiler,kırmızı,mavi,yeşil ciciler giymek istiyorum.ama tombişim ya yok öyle kıyafetler.bir de tabi işim gereği resmi giyinmem gerekiyor.ben üzerinde tweety olan bir t-shirt giymek,altına da bir eşofman giyip ortaklıkta gezinmek istiyorum.

işte gene işlerim çok birikti.hatta geçen gün müdürümü rüyamda gördüm.aslında müdürümü çok seviyorum.bu yoğun depresif halimde bir de gıcık olduğum bir amirim olsaydı çalışmıcam işte diye omuz silkebilirdim.o kadar bezginim yani.içimde yaşamaya karşı bir boşvermişlik var.her gün bir diğerinin aynı.ya da diyorum ben mi görmüyorum.

bazen herşey üstüme üstüme geliyor gibi.geçen gün bir ağacın çimenler üzerine dökülmüş yapraklarının fotoğrafını çekmek için uyduruk makinamı çantamdan bir heves çıkardım,tam deklanşöre basacağım pili bitti.alıp yere çarpasım geldi.aslında fotoğrafçılık kursuna gitmek istiyorum,ama fotoğraf makinalarının fiyatını gördükçe vazgeçiyorum.hoş zaten yapmak istediğim neyi yapıyorum ki.her şeye üşeniyorum.sahi ben hep böylemiydim yoksa ne zaman öyle oldum.yani ne zamandan beri yaşamaya üşeniyorum?

aradığım hiçbirşeyi de bulamıyorum.la cucina diye bir dergi çıkmaya başlamıştı.bir sayı aldım ondan sonra bir daha da bulamadım.aldığım sayıyı bulsam onun da müşteri hizmetlerini arayacağım.galiba artık o da yayınlanmıyor.oyuncaklarını birer birer kaybeden bir çocuk gibiyim.bakalım daha sevdiğim neler yokolacak.bir şu gofretler yok olmuyor.ben bayılıyorum,onlar da yenilerini çıkarıyor.eti hoşbeş diye yeni bir gofret daha çıkarmış.çocukluğumdan beri ben bir vanilyalı gofret delisiyim.kızların canı çikolata çeker ya benim ki gofret çeker.ama kilo verebilmem için şu abur cuburlardan vazgeçmem lazım.aslında mehtap hanımın diyetine başlamak istiyorum.ama kendim için yemek hazırlamaya üşeniyorum.akşam yemeklerini kayınvalimde yiyoruz ya,ona da ben diyetteyim bana şunu pişir diyemem.öğlenleri yiyeceğim yemeği bir gece önceden hazırlamam lazım,ama üşeniyorum işte.insan kilo aldıkça her şeye daha çok üşeniyor.yerinden kalkası gelmiyor.taş yerinde ağırdır atasözümüzde olduğu gibi aynen.mecazi anlamıyla değil de gerçek anlamıyla düşünürsek taş ağırlaştıkça yerinden kalkmıyor.keşke param olsa da şu diyet yemek hazırlayıp servis yapan firmalardan biriyle anlaşsam.geçenlerde gazetede okumuştum bir diyet koçu bayan vardı (şimdi adını hatırlamıyorum,zaten hatırlasam şaşardım.boşuna demiyorum doli sendromum var diye) seninle beraber spor yapıyor.yemeklerini hazırlıyor,motive ediyor falan...işte bana tam öyle biri lazım.ben de çok büyük bir motivasyon eksikliği var.

bugün gene dünyaları yedim.sabah oğluşla beraber hastaneyi gittik.o aşı oldu,ben de kontrole gitmeden önce yaptırmam gereken tahliller için kan verdim.tiroid,şeker,kolestrol ne ararsan hepsine bakılacak.tiroid ilacı içiyorum ama kiloda tık yok.neyse hastaneden çıkıştı uzun zamandır görmediğim bir arkadaşla kahvaltı ettik.tabii bünye saat 11'e kadar aç kalınca stok yapma ihtiyacı hissetti ne bulursa sildi süpürdü.gerçi benim için günün en güzel öğünü kahvaltı.o yüzden kahvaltıda yediklerime pek üzülmem.tamam itiraf ediyorum bugün biraz abarttım.öğlen yemeğinde de akşam yemeğinde de hepsinde çoooook yedim.ama dedim ya gerginim bir de yemezsem kocanın üzerine tatlı niyetine oğluşu yiyebilirim.öfff ya ben asla o giymek istediğim püfür püfür elbiseleri giyemeyeceğim. :(((((((

bu arada ben sinemaya gitmek istiyorum.en son yıllık izindeyken bay evet'e gitmiştim.ne kadar zamandır gitmiyorum düşünün artık.ha bir de oğlumu bahane ederek buz devri'ne ve mavi fil'e gittim.ama mavi fil'de filmin yarısında çıktık,çünkü küçük bey filmi beğenmedi.oğlum yavru fil annesini bulabilecek mi merak etmiyor musun dediğimde cevabı çok güzeldi."amaaan anne bulur işte". gitmek istediklerim. brad pit'in filmi,suretler,nefes,karanlıktakiler.ha bir de "up".ooooo piti piti karemela sepeti...hepsini seçme şansım var mı? neyse ben en iyisi kutumu açayım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder