13 Eylül 2010 Pazartesi

ortaya karışık


psikoloğumun muayenehanesindeyim, bir kadın bir erkek aynı anda iki kişi daha var.onlarla görüşmüş,görüşmenin sonunda 15 dakikalık üçlü bir görüşme yapıyor.sonra başka bir kadın daha geliyor ve durmadan konuşmamıza müdahale ediyor.görüşmeleri tamamlanmış kadın ve erkek kalkıp gidiyorlar.benim anlatacaklarım var o yüzden ısrarla kalıyorum.psikloğum geveze kadına bir türlü müdahale etmiyor.sonra biraz daha yaşlıca bir kadın daha geliyor.ben konuşmak istedikçe kelimeleri ağzıma tıkıyorlar.o kadar sinirleniyorum ki öfeyle kalkıyorum ve psikoloğum bu kadar ince biriyken sizing gibi inceliğin I’sindeki noktadan haberi olmayan akrabaları olduğuna inanamıyorum diyerek içim öfke dolu çıkıyorum odadan. dün sabah böyle bir rüya ve korkunç bir bel ağrısıyla başladım güne. gerçi uzun zamandır belimde bacağıma vuran korkunç bir ağrı var,ama dün had safadaydı. tüm gün belim ağrıyor diye ortalıkta dolandım,gece de bel ağrısından uyuyamadım.madem uyuyamıyorum bari kitap okuyayım dedim ve açlık oyunları serisinin üçüncü kitabı alaycı kuş’a başladım. gece ikide hala kitap okuyordum.sonra belimi kanepeye yaslayarak oturma odasında uyumaya çalıştım.yarı uyur yarı uyanık kah delice yağan yağmuru,kah saatin tik taklarını kah da buzdolabının sesini dinleyerek sabahı ettim. sabah duş alıp hazırlandım,benim bıdık da uyandı onu da giydirip dedesine bırakmak için hazırladım.küçük bey ayakkabısını giyerken sinirlendi ve benim ayakkabılarıma tekme attı.kendi ayakkabısını da benim ayakkabımı da parçalamak istiyormuş.gözlerinin içine baktım ben de başka bir şey yapmak istiyorum dedim.sustu ve merdivenlerden inmeye başladı, durdu “ne istiyorsun” dedi, ben de söylemeyeceğim dedim elindeki çantayı tüm gücüyle sırtıma indirdi.zaten uykusuzum,canım yanıyor nevrim döndü birden ben de elimi kaldırdım,ama vurmadım dedesi kapıdaymış,bir daha dedim bir büyüğüne vur seni çok kötü cezalandıracağım.ağlayarak bıraktım çıktım evden.bugünlerde çok huysuz ve gıcık bir çocuk oldu.herşeye mızmızlanıyor.bayramda annem,babam,kardeşim ve eşi bizdeydi.onların yanında da bana yapmadığını bırakmadı.insanları evden kovdu.neden böyle yapıyorsun dedim.sonunda baklayı ağzından çıkardı.ben misafir gelince onunla ilgilenmiyormuşum,oyun oynamıyormuşum. Öylesine huysuz ve mızmız ki bu durumu çok canımı sıkıyor.annemlerin yanında geldi bana pat diye vurdu ben de ona tokat attım o bana tekrar vurdu ben de tekrar tokat attım.sonra babası hemen arka çıktı.oğlum annene niye vuruyorsun demek yerine bana çocukla çocuk oluyorsun diye bağrındı.annemlerin yanında yine ufak çaplı tartıştık. tabi herkes bozuldu,babam surat astı.tatilden döndüğümüzden beri her gün bıdıkla mutlaka kavga ediyoruz.son derece aksi,huysuz,mızmız bir çocuk oldu.bir de artık her akşam çekirdek yiyor.artık kendisi çekirdek yiyebiliyor ve sakızdan balon yapabiliyor.bir kasılışı var görmelisin.bugünlerde yine kendimi çok gergin ve mutsuz hissediyorum.cumartesi günü bıdık erken uyuyunca evdeki filmlerden izleyelim dedik ve konusunu bilmeden aldığım ferzan özpetek’in mükemmel bir gün filmini izlemeye başladık.filmi izlerken ikimiz de şok olduk.güzel bir aile filmi beklerken yüreğimize oturan bir sonla bitti film.ikimiz de öylece kalakaldık.eşim bana nerden buluyorsun böyle filmleri şimdi nasıl uyuyacağız dedi.ben hemen eğlenceli bir film izleyelim dedim ve bir adam sandler filmi olan gerçek masalları izledik.seviyorum bu adamın filmlerini.kafa dağıtmak ve eğlenmek için super ve hep mutlu sonla bitiyor. hayatta her kötü olayda keşke masallardaki gibi mutlu sonla bitse.


bir sure şu resimdeki kız modunda takılsam.yine depresyondamıyım ne!zaten havada bulutlu.

2 yorum:

  1. Olmuyor ki. Resim muhteşem ama biz? Biz o sevinç dolu, yaşamla barışık, hayattan zevk alan çocuklar değiliz ki artık.

    YanıtlaSil
  2. bu mızmızlık dönemleri arada bir geliyor çocuklara. müthiş bir sabır gerekiyor tabi. ama vurma konusunda, vuruyorsa karşılığının olacağını bir şekilde öğrenmeli. Öykünün de benim üzerimde denediği tokat cimcik ısırma gibi şeyleri aynı onun yaptığı şekilde ama daha az acıtacak şekilde elbette ben de ona yaptım. eğer bana vurursa benim de ona vuracağımı öğrenmeliydi. sonra üzülüyor insan ama ben hala bunun şart olduğunu düşünüyorum. çünkü dışarıdaki hayat da böyle. bir gün bir arkadaşına vurduğunda, arkadaşı susmayacak o da ona vuracak.
    diğer mızmızlıklarına alttan almak susmak daha mantıklı ama fiziksel şiddete alışmaması için ve bunun bir çözüm olmadığını aksine sorunu daha da büyüttüğünü ve her canı istediğinde birilerine vuramayacaklarını bir şekilde öğretmemiz gerekiyor..

    ebeveyn olmak çoğu zaman yorucu :)

    YanıtlaSil