20 Nisan 2010 Salı

insan varolduğunu acı çekerek de hisseder.




evren, güneş sistemi,dünya,türkiye,bursa ve bursa’da ben.insan yaşadığını nasıl hisseder?nasıl yaşıyorum der?ben yaşadığımı kendime ruhsal acı vererek anlıyorum.kendim kendi canımı acıtamazsam başkalarının canıma acıtmasına izin veriyorum.yaşıyorum demenin benim için yolu olumsuz uyaranlar.bu durumun kaynağı,ilk başladığı zamanı bilmiyorum,ama psikoloğumun dediğine göre çevremden ve kendi içimden yeterince olumlu uyarı alamadığımdan yaşadığımı anlamak için olumsuz uyarılara (negative stroke) kapımı sonuna kadar açıyorum.



bu haftaki ödevim yaşadığımı hissettiren olumlu uyaranları (positive stroke) farketmek.



önümdeki sis, kendime ve hayatıma dair anlamlandırmadığım şeyler görüşmeler sonrası netleşiyor. kendimize yazdığımız hayat senaryosunda bir rolümüz var, ama bu senaryoyu değiştirebiliriz. bu senaryoyu değiştirebilmem için hayatımdaki olumlu uyaranları arttırmam gerek.


öncelikle iç sesim, olumsuzdan olumluya dönüş!
"Dış etkilere karşı korunmak için insanlar bazı gerçekdışı düşünceler geliştirirler. Bunların bazıları yapıcı, bazıları ise yıkıcıdır. Kendine güveni olumsuz etkileyen bir kaç düşünce şekli ve onların gerçekçi seçenekleri şu şekilde sıralanabilir:
“Herkesin sevgisini ve onayını kazanmalıyım.”-bende var -
Bu mükemmeliyetçi, ulaşılamaz bir hedeftir ve kişinin değerini tamamen başkalarının onayına bırakır, adeta başkalarına bağımlı gibi yaşamayı getirir. Oysa ki kişisel değer ve ölçütler geliştirmek daha olumludur.
“Tüm önemli alanlarda yetenekli, yeterli ve başarılı olmalıyım.” -bende var-
Bu da mükemmeliyetçi, ulaşılamaz bir hedeftir ve kişisel değerimizi başarıyla ölçmeye dayanır. Oysa başarı doyurucu olabilse de sizi daha değerli kılmaz. Değerli olma, her insanın doğuştan sahip olduğu bir özelliktir.
“Bugünkü bütün duygu ve davranışlarımı geçmişim belirler.” -eh biraz var-
Güven duygusunun çocukluk döneminde dış etkilerden daha fazla zarar görebildiği doğrudur, ancak yaşınız ilerledikçe bu etkilerin neler olduğuna ilişkin bir bilinç ve bakış açısı kazanabilir ve yaşamınız üzerinde ne gibi etkilere izin vereceğinize siz karar verebilirsiniz. Geçmişteki olayların gölgesinde umutsuzca yaşamak zorunda değilsiniz.
"Ya hep ya hiççilik"
Kişi her şeyi tam ve mükemmel yapmayı bekler, bu nedenle ya tamamen ondan vazgeçer ya da sürekli kendisini kötü hisseder. Oysa ‘bir her şeyi tam olarak yapmak’ fikrinin kendisi ne kadar doğrudur? Örneğin; “Çok iyi yapamadığımda, tamamen başarısızım.”
"Genellemek"
Karamsar bir bakış açısıyla her köşe başında pusuya yatmış bir felaketle karşılaşmayı bekler. Bir şeyin sonucunu ve değerini tek bir davranış ya da göstergeye bağlar. Örneğin; “Biyoloji sınavında düşük aldım, asla tıbba giremeyeceğim.”
"Etiketlemek"
Etiketlemek, kişiyi tek bir davranışla ya da özellikle yargılamak anlamına gelen, suçluluk duygusu getiren, basit bir süreçtir. Örneğin; “Hep kaybediyorum, ama bu benim hatam.”
"Olumsuza seçici dikkat"-kendimle ilgili konularda çok yoğun olarak var,başkalarının olumsuzuna değil ama kendi olumsuzluklarıma çok fazla odaklanıyorum.-
İyi olan hiçbir şey, kötüler kadar önemsenmezler. Önemsiz bir eleştiri, sıradan yapılmış bir yorum, olumsuz bir ayrıntı bütün gerçeği gölgeler. İltifatlar göz ardı edilir. Örneğin; “Bir turda beş satranç oyununu kazandım, ancak sonuncuyu kaybedince moralim çok bozuldu.” Duyguların doğruluğunu sınamadan kabullenmekOlumsuz bir duyguya insan başkalarının etkisinde kalarak kapılabilir ve bu gerçekleri yansıtmadığı halde öyleymiş gibi algılanır. Örneğin; “Kendimi çirkin buluyorum, böyle hissettiğime göre, demek ki öyleyim.”
“-meli, -malı” cümleleriyle düşünmek“
-meli, -malı” ile biten cümleler genelde mükemmeliyetçi özelliğe işaret eder ve kişilerin kendi istek ya da arzularından çok başkalarının beklentilerini yansıtır. Gerekliliklere takılır. Örneğin; “Üniversiteye gelen herkesin bir meslek planı olmalı. Benim olmadığına göre, bende bir sorun var.”
Kendine güveni geliştirmenin yolları :
Kişi bilinçli bir seçim ve çabayla olumsuz deneyimlerini olumluya çevirebilir.
**İyi yanlarınızı görün.
**Yapabildiklerinizi göz ardı etmeyin, yapamadıklarınızda da gösterdiğiniz emek ve çabayı takdir edin.
**İşe yapabildiklerinizle başlamak, kaçınılmaz olabilen sınırlarınızı kabulde size yardımcı olacaktır.
**İçsel değerlendirme yapın.
**Kendinizi değerlendirdiğiniz kendi iç değer ve ölçütleriniz olsun, gelişmenizi onlarla kıyaslayın. **Başkalarıyla olan rekabetin sonucuna ya da toplumun genel geçer beklentilerine bağımlı kalmayın.
**Başkalarını da dinleyin ancak onların fikirlerini doğrudan kabul etmek yerine değerlendirmeyi öğrenin.
**Hiçbir konuda tek ve mutlak doğrular olmadığını sık sık kendinize hatırlatın. Başkalarının söylediklerinden çok kendi geliştirdiğiniz olumlu sesinize kulak verin.
**İçsel konuşmalarınız olsun.
**Kendi kendiyle içsel bir ses geliştirin ve onu kendinizi zararlı etkilere karşı korumada kullanın. **Olumsuz düşüncelere kapılırken kendinize “dur” deyin ve daha mantıklı karşıt düşünceler, seçenekler geliştirin.
**Risk alın.Yeni deneyimleri, kazanıp kaybedilecek sınavlar olarak değil, bir şeyler öğrenmek için birer fırsat olarak görün. Böylece zorlayıcı yaşantılarda kendinizi yıpratmak yerine geliştirebilirsiniz."
iyi yanlarımı görmekle işe başlayalım.ilk adım en önemli adımdır. :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder