3 Aralık 2009 Perşembe

buyur

"Bayram sabahı uyandım. Neşe içinde olmalıyım, cıvıl cıvıl, kıpır kıpır. Ama baktım, moralim limoni, nabzım tıp tıp melankolik atıyor. Sebepsiz, mantıksız, öylesine, birdenbire. Hava parçalı bulutlu. Ha yağdı ha yağacak. Battaniyeyi çekiverdim yüzüme. Kimseyi göresim yok, bir günlüğüne görünmez olsam keşke. Hiçbir yerde durasım yok; gün batana kadar göçebe olsam keşke. Hani kapıyı açıp yürümeye başlasam sanki hiç durmayacağım. Yürüye yürüye kendimi kutuplarda bulabilirim ben bu ruh haliyle. Oradan, üzerinde kutup ayıları resmi olan bir kartpostal satın alırım ve İstanbul'daki kendime postalarım. Derim ki:"Sevgili Ben, Merak ediyorum nereden kaynaklanıyor şu melankolik hallerin? Nasıl oluyor da hem aileni, dostlarını, arkadaşlarını, okurlarını ve ekseriya insanlığı bu kadar seviyor, sevebiliyor hem de zaman zaman böylesine had safhada asosyal ve münzevi olabiliyorsun? Bir bulabilsem dengeni... Bir anlayabilsem seni...."Bayram sabahı uyandım. Kutuplara gitmek yerine, evde kaldım. Kapı çaldı, açtım. Karşımda bir misafir. Tanıdık bir yüz, ta öteden.Çocukluğumdan beri zaman zaman beni yoklayan o dipsiz ve sebepsiz durgunluk ve kasvet, nam-ı diğer Melankolianım (Melankoli Hanım'ın hızla söylenmiş biçimi) bayram ziyaretine gelmiş. Elinde bir kutu çikolata. Tabii ki bitter. Nasıl kışkışlarım? Nasıl "Git" derim. Mecburen buyur ediyorum."Hoşgeldin Melankolianım... "Melankolianım siyah saçları sımsıkı topuz, ayağında ten rengi çorabı, üzerinde şık bir nefti döpiyes oturuyor salonda. İncecik, bir gıdım fazlası yok, her zamanki gibi. Yanına ilişiveriyorum. "Söylesene," diyorum. "Neden insanlar, bilhassa kadınlar kimi zaman ansızın melankoliye yakalanırlar? Biyolojik mi bunun sebebi? Kültürel mi? Mistik mi? Ekonomik mi? Hormonlarımız mı bunu yapan toplumsal koşullanmışlıklarımız mı? Nedir ansızın kadınlara gelen hüzün dalgalarının sebebi?"Diyor ki bana: "Erkek genellikle güneş gibidir. Ya batar, ya çıkar. İktidar peşinde, ya kazanır ya tepetaklak yuvarlanır. Net, berrak, sade ve yalın. Kadın ise ayın halleri gibidir. Parlarken bile bir yanı karanlıkta kalır. En görünür olduğu zamanlarda bile bir parçası bulutların ardında... Kadın muammadır.""E ne yapacağız peki?" diyorum sabırsızlıkla. "Nasıl çıkacağız bu hallerden?"Çıkarız elbet, yeter ki kendimize ve etrafımıza dürüst olalım, rol yapmayalım. Melankoliyi de benimseyip, seveceğiz. Ve onu bastırarak yok etmek yerine, üretken enerjiye çevireceğiz" diyor. "Melankoliyi görmezden gelmek çözüm değil. Onun yerine alıp hamur gibi yoğurup şekiller inşa edeceğiz. Hüzün dediğin yakışır insana, yakışır kadınlara. Hüznü sanatın, edebiyatın ve yaratıcılığın emrine vereceğiz." "
Elif Şafak

ben de bugünlerde aynen böyleyim.kimseyle konuşassım,hatta nefes alasım bile yok.melankolianım hoşgeldin sefa geldiiin.buyur otur.bugünlerde beni çok sık ziyaret eder oldun,ama madem misafirsin başımın üstünde yerin var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder