29 Haziran 2010 Salı

bedii usta ve oip

istanbul'un arka sokaklarında bir bodrum katına girdiğinizi düşünün; yaklaşık 150 kadar dokunduğunuzda canlanacakmış gibi duran ve sokaktaki bize benzeyen idealleştirilmemiş mankenin içinde dolaştığınızı. bedii usta'nın çocukları bunlar.kendi elleriyle yaptığı cansız, ama kimlikli mankenler.hiç bir mağaza tarafından alınmayan mankenler.çünkü insanlar kendilerine benzeyenlerin değil, benzemek istediklerinin giydiklerini giymek isterler. kara kitap'ta kimliksizleşme üzerine yazılmış celal'in çok güzel bir yazısı.bu bölümü okuyan bazı insanlar orhan pamuk'un kıyafet devrimini kötülediğini düşünmüşler zamanında,benim anladığımsa bir kötüleme değil.kıyafet devriminin beyni boş halkımız tarafından yanlış anlaşılması ve özentiyle birlikte türk kimliğinin yitirilerek avrupalılaşılmaya çalışılması.atatürk'ün istediği bu değilmiş ki.fransızlar gibi,almanlar gibi olalım dememiş.medeni olalım,gelişelim,ama türklüğümüzü içine katalım.zaten türkler hep bir kimlik bunalımı içinde olmuş.islamiyeti kabul sonrası bir araplaşma süreci başlamış,cumhuriyetin ilanı sonrası medeni olmak,gelişmek kavramı avrupa taklitçiliği olarak algılanmış.şimdi ki gençlerimizde ise küçük amerika olma özentisi var.



konuyu balla bağlayalım ve ideal ve olunmamız istenen türk ailesi ile bizden ve olduğumuz türk ailesi kavramına bir bakalım.hey oip be sen benim aklımı nerelerden nerelere sürükledin.güldürgeç kadın sen çok yaşa emi! :))

2 yorum:

  1. :)) eh be kara kitap, olayın sosyolojik analizi de yapıldı tam oldu bak şimdi:) nerelere gitmişsin hakkaten!!??! her bir kelimesi doğru şu yazdıklarının, eline sağlık senin de:)

    YanıtlaSil
  2. Biz Türklerin takıntısı çok galiba "keyif düşkünü Ege kızı"!

    YanıtlaSil