26 Eylül 2009 Cumartesi


bu fotoğrafı gittiğim bir doğa yürüyüşünde ben çekmiştim.fotoğraf çekmeyi çok seviyorum.ama pek başarılı fotoğraflar çektiğim söylenemez.yapmak istediğim şeyler arasında fotoğrafçılık kurusuna gitmek de var.dedim ya maymun ştahlıyım.herşeyi yapmak isteyip hiç birşey yapamayanlardanım.bugün cumartesi sözde erken kalkıp yürüyüşe gidecektim.ama saat onda zar zor uyandım.uyandığımdan beri de sinir harbiyle yaşıyorum.bu göl lalesine hiç tahammülüm yok.sabah kalktığından beri yaptığı tek şey televizyonun karşısında oturup kanal değiştirmek.kahvaltıyı hazırladım.sofrayı topladım.evi toparladım.makinaya çamaşır attım.öğle yemeği hazırladım.kısacası sürekli çalıştım. beyefendi de her zamanki gibi tv izledi.sırtı boynu çok ağrıyormuş.bir de aşağıya ablasına gidip tansiyonunu ölçtürüyor.tansiyonu yüksek çıkınca da annesi babası bize damlıyor.herkese duyurmak zorunda.bakın ben dün seyahata gittim bugün hastayım.gıcık oluyorum gıcık.nerdeyse 1 aydır seks falan da yapmıyorum.canım çekmiyor.o da bana ilişmiyor.varlığıyla yokluğu bir aslında.hatta olmasa daha iyi olacak.en azından evi dağıtmayacak.ne çocukla oyun oynuyor,ne de evde bir işe yarıyor.akşam iş yerinden bir arkadaşının düğünü varmış ona takı almaya gitti.oğluşu da yanında götürdü de ben de sana yazıyorum.hayatımda da böyle çiçekler açsın istiyorum.ama açmıyor işte.dün akşam asla vazgeçme! (not easily broken) diye bir film izledik.orda da ilişkileri kötü giden bir çift vardı.ama sonunda düzelttiler,çünkü birbirlerini seviyorlardı.peki ben bu göl lalesini seviyor muyum acaba?o evliliğimizi kurtarmak için hiç bir çaba harcamıyor.bütün uyarılarıma rağmen öylece devam ediyor.ben de artık çaba harcamamaya karar verdim.dır dır da etmiyorum artık.sadece o yokmuş gibi davranıyorum. o olmasa çocukla tek başıma ilgilenmeyecekmiyim, o olmasa evi tek başıma toplamayacak mıyım? farzedelim ki yok.hoş dedim ya zaten evde olduğu zaman yaptığı tek şey ya cep telefonuyla konuşmak ya da maçsızca tv de zap yapmak.ben de kendi başımın çaresine bakıyorum.sadece zaman dolduruyorum.oğluşum birşeylerin farkına varacak yaşa gelene kadar. hoş bu arada benim de gençliğim geçiyor ama ne yapalım.kızlar annelerinin kaderini yaşarmış.benim de annem gibi mutsuz bir evliliğim var.ama ben ömrümün sonuna kadar onunla yaşamak istemiyorum.şimdi bekliyorum.düzelmesini.düzelmezse de oğluş biraz büyüyünce tak sepeti koluna herkes kendi yoluna.nasılsa şimdi de yalnızım.ha evli dul ha gerçekten dul.çok da umurumda değil açıkçası.kocadan şefkat,ilgi ve sevgi görmedikten sonra ne yapayım ben o evliliği.ikimizin de içinden birbirimize ilgi ve sevgi göstermek gelmiyor.demek ki artık sevgi yok.saygı zaten çok uzun zaman önce kayboldu.idare ediyoruz işte.birbirimize tahammül etmeye çalışıyoruz.
bu arada ben akşam düğünde ne giyeceğim.giyecek hiç birşeyim yok.işte giydiğim siyah pantolonla beyaz bir gömleğim var en iyisi onu giyeyim.canım hiç de gimek istemiyor.ben aslında sinemaya gitmek istiyorum.yarın kızkardeşime gitsem acaba çocuğa bakar mı?

1 yorum:

  1. hımmm... çok derin, çok hassas bir konu... ben sadece tek bir noktaya takıldım af buyur olur mu? neden oğluşun büyümesini bekleyerek zaman kaybediyorsun, (şu an kaç yaşında bilmiyorum bu arada) büyüdüğünde, sevgisiz bir ortamda büyüdüğüne dair anılar canlanacağına sadece sen olsana o anılarda.. sanki daha sağlıklı gibi.. bu arada hadi salma kendini..

    YanıtlaSil