22 Ekim 2012 Pazartesi

bir şarkı

bazı şarkılar vardır, tıpkı bazı kokular gibi duyduğumuzda bizi o ana geri götüren. çocukluğumuza, ilk gençliğimize, hayatımızdaki ilklere, sevinçlere. bazı şarkılar vardır, mutlu, heyecanlı, tutkulu anlarımızın eşlikçisi. o şarkıyı her dinlediğimizde yüreğimize o an hissettiğimiz heyecanı anımsatan ve hızlı bir kalp çarpıntısına neden olan, yüzümüzde sebepsiz bir gülümseme yaratan şarkılar. bazı şarkılarsa zor günlerimizin destekçisi, göz yaşlarımızın tek tanığıdır. kimselere anlatamadığımız yürek yangınlarımızın, kaybedilenin ardından yakılan sessiz ağıtın ismidir. zaman geçer, zihin raflarına kaldırırız şarkıyı, içimizdeki yangın hafiflesin, duyulmasın, tekrar hatırlatmasın diye. sonra başka bir şarkıyı dinlerken birden karşınıza çıkar ve dinledikçe anlarsınız ki, aslında hiçbir acı yok olmuyor, hiçbir yas silinmiyor, hele tutulmamış bir yas hiç geçmiyor. dün akşam yıllar öncesine ait böyle bir şarkı çıktı karşıma. Kimselere içimdeki ağıtı diyemediğim, kaybettiğimin bendeki yerini anlatamadığım bir kaybın ardından her gün yüzlerce kez dinlediğim birkaç şarkıdan biri. uzun zamandır dinlemediğim, dinlemediğim için ben de dokunduğu yeri unuttuğum o şarkı dün akşam çıkınca karşıma yaramın hala taze olduğunu hatırladım. hala mı kanar yıllar önce bir kaybın açtığı yara. yitirilen hayatının büyük bir kısmı olunca, onun varlığı kişiliğini, hayata bakışını oluşturunca ve çocuklukta kazanılan bu alışkanlıklar, davranış biçimleri ilişkilerindeki başarısızlığın, varlığını anlamlandırma çabanın, hayal kırıklıklarının, hayattaki gel gitlerinin sebebi olunca kayıp çok, çok büyük oluyor.15 yaşımda o köşede durup, tabutta giden bedenine gözümden akmayan yaşlarla bakarken ardından biliyordum artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, ama hayatımda bu kadar büyük bir boşluk olacağını ve bu boşluğu hiçbir şeyin doldurmayacağını bilmiyordum. geçici ayrılık diye kendimi avutmuşum o zamanlar. hep o büyük boşluğu dolduracak biri olsun istedim hayatımda, tıpkı onun gibi sadece bana ait olan, bencilce bir istek olduğunu bile bile. olmadı, olamazdı, o boşluk hep kaldı. bu günlerde yine içine kan damlayan bir boşluk. sevmeyi öğrenemedim ben, en sevdiğini kaybetmenin ürkekliğiyle…




SICAK SAKLAYIN GECELERİMİ


geçici ayrılık benimkisi

ilkyaz çiçeğine gebeyim

ağıtlar yakmayın adıma

ben ölmedim ölmeyeceğim



sıcak saklayın gecelerimi

karlar altından çıkıp geleceğim

düşlerinizin ateşinden

ılık bir rüzgar gibi eseceğim



demlice bir çay koyun üstüne

aç çocuk gibi besleyin sobayı

nasıl tütüyorsanız gözlerimde

öylece tütsün buharı



uzunca serin yatağımı

boyunca uzansın ayağım

el aman deyince gece

usulca kıvrılır yatarım



can canım canlarım

hazır mı koynunuzdaki yerim

gün olur gecikmiş çocuk gibi

bağıra çağıra gelirim

Nevzat Çelik

http://yandex.com.tr/yandsearch?lr=11508&msid=22875.16387.1350888785.38183&text=s%C4%B1cak+saklay%C4%B1n+gecelerimi&family=yes

1 yorum:

  1. Bazı şarkılar,kokular tanık olmuştur olumlu olumsuz yaşanmışlıklara.Onları dinlediğimizde o anlar canlanır gözümüzde belleğimizde.Yaşanmışlıklar,tortullaşan özlemler,yitirilişler,kazanışlar hepsi bizi biz yapıyor çok acı da olsa kimi zaman boşluklar açsada ruhumuzda.

    YanıtlaSil