15 Aralık 2010 Çarşamba

düşünme, hisset


Herkes hata yapabilir, kimse mükemmel değil.


Sahi mükemmel ne?


Hangi kalıplar, hangi ön yargılar ve tanımlamalar belirliyor mükemmelliğin sınırlarını.


Gelenekle gelen, ailemiz ve çevremiz tarafından bize öğretilen, reklamlarla, okuduğumuz kitaplarla bize empoze edilen iyi ve doğru, gerçek iyi ve doğrular mı?


İyiliğimi sorguluyorum dünden beri. Çevremdeki herkese karşı bu kadar toleranslı ve tahamülüm yüksekken niye eşime karşı bu kadar tahammülsüzüm diye soruyorum kendime. Kendime karşı tahammülsüzlüğüm, kendimi aşırı yargılamam da bu yüzden. Şişkin bir ego benimkisi. Ben mükemmel olmak zorundayım, mükemmel olmak zorunda olduğum için seçip evlendiğim eşim de mükemmel olmak zorunda.


Oysa ki hepimiz Tanrı’nın yeryüzündeki yansımaları olduğumuza göre hepimiz Tanrısal varlıklarsak deneyimlediğimiz hayatlardaki anlar gerçekten hata mıdır?


İyilik yapmak, yardım etmek adına kozasından çıkmaya çalışan bir kelebeğin kozasını yırtar ve kozadan erken çıkmasını sağlarsak kelebek gelişimini tamamlamamış olur ya da yavru kaplumbağaları elimizle denize götürüp koyarsak denize ulaşma yolunda kazandıkları deneyimlerden onları yoksun bırakırız.


Benim kafamdaki iyi, doğru, mükemmel, harika, olması gereken kalıpları neler? Çok fazla düşünüyorsun ve fazla kontrollüsün diyor psikoloğum. Kalbinin sesini dinle ve sezgilerine güven diyor. Hep doğru olanı yapmaya çalışmaktan yaşamayı ıskalıyorum.


Düşünceler, “olmalı” lar, standartlar, kalıplar aklıma doluştuğunda derin bir nefes alıp kendime şunu söylemeliymişim:


“Bi sus kadın, hisset!”

2 yorum:

  1. Kara Kitap,sık sık okuduğum bir yazıdan alıntılar yapacağım sizin için şimdi.. Dinleyin bakın...

    "Kambur üstüne gelmeyen kamburun gözü kör olsun" tadında bir ajanda sahibisin sen şimdi diye başlıyor yazı. Sonra gözünüzün önünden beş yaşından bu yana rezil olduğunuz anları geçirmenizi istiyor. Öyle çok bu tip anılarınızı düşüneceksiniz ki sonunda masanın altına gizlenmek isteyeceksiniz bir çocuk gibi.
    İntikamını almadığınız her şeyi... Ah keşke şu anda lafı gediğine koysaydım, ah şurda hiç rezil olmasaydım diye böğüreceksiniz. Her bir anınıza tekme tokat girişmek istiyorsunuz. Ama olmuyor ya bu durumda kendinizi kurşunkalemle yaptığı ödevi parmağıyla silmeye çalışan bir çocuk gibi hissediyorsunuz. İyi de neye dokunsanız leke bırakıyorsunuz. üstüne neden böyleyim diye iyice yamuluyorsunuz. Anlatabiliyor muyum kara kitap.. Misal bu ya kendinizi böyle hissediyorsunuz.

    Maalesef 19. yüzyılda yaşamıyorsunuz. Öyle olsaydı kapatırdınız kendinizi bir manastıra ..
    Oh! Sen ağa ben ağa inekleri kim sağa? 21.yüzyıldayız ama biliyorsunuz. İlla verimli bir profil çizeceksiniz. illa hayata karşı hazır cevap olacaksınız. Prozac, xanax tüm antidepresanlar insanı süratle klip tadındaki bu hayata geri kazandırmak için hazırlanmış ilaçlar değil midir aslında.. "İnsan posasından neşeli bireyler çıkarma işlemi"
    Güzel olurdu tabii. Aslında efendi gibi gideydik bir manastıra kilitleyeydik kendimizi, durma hakkımızı kullanaydık mesela güzel olmaz mıydı peki? Fakat bildiğiniz gibi mümkün değildir. O zaman aptalsın aptalll psikolojisini mümkün olan en efendi biçimiyle yaşamak icap ediyor. Bakın özetlediğim yazı sonra şöyle devam ediyor...

    Diyor ki, zorlamayacaksın... Kötüysen kötü olacaksın. İlla iyi olayım, illa toplumla kaynaşayım demeyeceksin. Hayatın bu bölümü böyle geçiversin yani ne olacak? Enerjini ekonomik kullanacaksın. Sen niye bu kadar kötüsün gibi yıpratıcı meraklara sahip olmayan arkadaşlarla havadan sudan bahsedeceksin. Fazladan zırlama ihtiyacını tek başına Sadri Alışık filmleri izleyerek giderceksin. Ben niye böyleyim sorusu hiç sorulmayacak. Sen böylesin, durumlar da böyle yani ne yapalım? Katlanma hissi uyandıran hiç bir kişiye ve hiç bir etkinliğe imtiyaz tanımayacaksın.

    Daha önce yapılmayan her şeyi deneyeceksin. Şehirdeki lunaparka gitmediysen şimdiye kadar gideceksin.

    Rezilleşme, kaçma, zavallılaşma, beceriksiz olma hakkı İnsan hakları beyannamesine neden konulmamış ki acaba? Sen kullan hepsini. Korkma! İki ay sonra kimse senin bu saçmalamalarını hatırlamayacak. Hatırlarlarsa da boşver! Sen kendin için bir kayalıksın şimdi. Diğer her şey ayaklarına vurup yok olan köpükler. Sağlam dur kardeş! Bu da geçer!

    Böyleyken böyle işte kara kitap.. Ben den size sevgiler...

    YanıtlaSil
  2. Sen aslında çözmüşsün. Fazla mükemmel olmak isteği yoruyor seni. Sana yaşadığım tecrübeleri aktarmak isterdim ama sen bunları kendin yaşayıp kendi doğrularına kendin ulaşacaksın.Her durumda mükemmel olmak hatta etrafındakilerin de mükemmel olmasını istemek çok haksızca bir istek. Tabi ki şartlar karşısında en iyi olanı şeçmek durumundasın ama en kötüsünü seçtiğinde dünyanın sonu gelir mi? Bir düşün.Sonra kendin için en mükemmel olanı iste ama yanında senin gibi olmayan yada düşünmeyen kişileri buna zorlamak çok büyük haksızlık. Eleştireceksin tabii kendini.Hem de çuvaldızla. Bu senin doğruya ulaşmana yardımcı olur. bir sonraki basamağı daha yorulmadan güvenle atlamanı sağlar.Ama en önemlisi sezgilerin ve duyguların. Ben sana güveniyorum. Kendini de etrafındakileri de biraz rahat bırak, gevşe ve sezgilerine güven.Sevgiyle DS

    YanıtlaSil